Karşı Gelme Bozukluğu - Hatay Söz Gazetesi

Karşı Gelme Bozukluğu

  • Eklenme Tarihi :10.02.2024 | 07:50
  • Muhabir :Haber Merkezi

Patolojik inatlaşmanın en önemli belirtisinin dikkat eksikliği, çok kolay ağlama ve saldırganlık olduğunu belirten uzmanlara göre, zamanında müdahale edilmezse özellikle ergenlik döneminde daha büyük sorunlara yol açabiliyor

Karşı Gelme Bozukluğu

Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, çocuklarda inatlaşmanın belli ölçülerde kabul edilebilir bir durum olduğunu belirterek bunun patolojik inat ile karıştırılmaması gerektiğini söyledi.

Patolojik inatlaşma bir hastalıktır

Patolojik inatlaşmanın tanı alan bir hastalık olduğunu belirten Leyla Arslan, “Patolojik inat, çocuğun birşey yapmak istememesi ve ağzınızdan çıkan her kelimenin tersini size söylemesidir. Biz buna karşı gelme bozukluğu diyoruz. Psikolojide bu tanı alan bir hastalık ve genellikle bunun gelişmesinde aile tutumlarının  da etkisi var. Mesela çocuk yaptığı her  şey için ödül alırsa yapmadığı zaman bir şey  almıyorsa kendiliğinden bir sey yapmak istemez. Bazı durumlarda da aile   farkına varmadan çocukta istemediği davranışı pekiştiriyor. Çocuk kendiliğinden bir şey yapmayı bırakıyor ve tersine davranıyor aile istenmedik davranışı yapmaması için ödüllendiriyor. Bu durum istenmedik davranışı  pekiştiriyor. Aile ve çocuk zorlayıcı bir durumla karşı karşıya kalınca yanlış davranışlar pekişiyor “dedi.

Dikkat eksikliği tedavi edilmediğinde karşı gelme davranışı oluşuyor

Anne-babanın yanlış tutumlarının bu hastalığa zemin oluşturduğunu belirten Arslan, “Anne, çocuktan herhangi bir talep gelmediği halde çocuğun yapacağı her işi ödüle bağlıyor. Çocuk ikincil kazanç olarak davranış yapmamak üzere her zaman için direnç gösteriyor. Annenin yanlış pekiştirmeleri bu hastalığın ortaya çıkmasını sıklaştırıyor. Karşı gelme davranışı çocuğun gerçekte bir dikkat eksikliği ya da öğrenme güçlüğü varsa yani algılarında bir bozukluk varsa ortaya çıkıyor. Çocuğun algılarındaki bir bozukluğu önceden tespit  edemediğiniz zaman karşınıza başka bir sorun olarak  geliyor. Dikkat eksikliği olan bir çocuk, gördüğü şeyi bizden farklı gören bir çocuktur. Çocuklar için sabırla oturamamak, çok ağlamak ve konuşmadan yürümeye başlamak birer belirtidir. Böyle bir çocukta dikkat eksikliği olma ihtimali yüksektir. Bunu tedavi etmediğiniz zaman patolojik inatlaşmayı fark etmeden yaratıyorsunuz. Karşı gelme davranışı dikkat eksikliğine ek olarak gelişiyor” uyarısında bulundu.

Ergenlik döneminde büyük sorunlar ortaya çıkıyor

Karşı gelme davranışı yani patolojik inatlaşmanın erken dönemde tedavi edilmemesi halinde ergenlik döneminde daha büyük sorunların ortaya çıkabileceğini belirten Leyla Arslan, şunları söyledi:
“Bunu hastalık olarak görmeyip basit bir inatlaşma olarak görürseniz ergenlik döneminde o çocukla iletişimin  giderek zorlaştığını  ve çatışmaların arttığını görebilirsiniz. Mesela 15 yaşında babası ona araba vermezse kaçırabileceğine şahit oluyorsunuz. Okula gitmemek üzere direndiğine şahit oluyorsunuz. Ders çalışmamak üzere direndiğini görüyorsunuz. Patolojik inatlaşmanın başka belirtileri var: Bu çocuklar çok kolay ağlıyorlar, saldırgan olabiliyorlar. Küfredip bağırabiliyorlar, uzun bir süre bir işi yapmıyorlar. 20 dakikadan fazla bir yerde kalmıyor yani dikkat sorunu da yaşıyor. Bir de aileden başka kişilere de karşı geliyorlar örneğin öğretmene  tekme atabiliyorlar. Bu tip çocukların son zamanlarda sayılarının çok arttığını görüyoruz ve gelen bireylerde sadece dikkat eksikliği yok karşı gelme davranışı da gelişmiş oluyor. Bu çok düşündürücü bir durumdur, çünkü annesine ve babasına  tekme atan çocuğun toplumda saygı göstereceği kimse de kalmamış oluyor. Klinik pratikte gördüğümüz durum , 7 yaşında annesine tekme atan  bir çocuk 17 yaşına geldiğinde hastaneye yatıyor. Bunun ölçüsü yok çatışmanın  çözülmesi gerekiyor. Bu inat mı, direnme mi, meydan okuma mı ,hastalık mı, tutum hatası mı var diye ailenin durup bir düşünmesi lazım.”

Patolojik inatlaşma aile tutumlarından kaynaklanıyor

Leyla Arslan, patolojik inatlaşmanın daha çok aile tutumlarından kaynaklandığına dikkat çekerek “Tutumlarda gördüğümüz yanlışlıklar, ilgisizlik, aşırı ilgi ya da yanlış pekiştirme, çocuğu tam olarak anlayamama, duygularına empati yapamama, aile içinde ortaya çıkan problemleri çözememe  ve olumlu uzlaşmacı model olamama olarak karşımıza  çıkar. Bunların artmasının sebebi, anne ve babalar çocuklarını izleyemiyor ve duygularını çok fazla fark edemiyor, çocuktaki olumsuz davranışı söndürmekte yetersiz kalıyor” diyerek ebeveynlere çocuklarıyla daha çok ilgilenmeleri ve yanlış davranışları ödüllendirmemeli tavsiyesinde bulundu.