06 ŞUBAT YAŞANAN DEPREM VE SONRASI YAŞATILAN (!!) DEPREMLER RAPORU - Hatay Söz Gazetesi

06 ŞUBAT YAŞANAN DEPREM VE SONRASI YAŞATILAN (!!) DEPREMLER RAPORU

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :22.02.2024 11:25

"Asrın Afeti"ni yaşayana (!) sor

"Sormuş gibi" yapanlardan dinleme

Acıyı yürekten taşıyana sor

İnsanlığı atanlardan dinleme

"Kimsesiz kimse olan" dert çözer

Çıplağı giydirir, yoksulu sezer

İncitmez, sözünü imbikten süzer

Konuştukça batanlardan (!) dinleme

Baktığını gören gözler yanılmaz

Aman canım sen de (!) diyen ayılmaz

"Vah vah" ile keder, hüzün dağılmaz

Kulak üstü yatanlardan dinleme

Devlet baba ise sıcağı başka

Halkına açtığı kucağı başka

Devletin kapısı, ocağı başka

Söze yalan katanlardan dinleme

*

Sevgili okurlarım, 

Biliyorsunuz ki, "06 Şubat 2023" de Kahramanmaraş - Hatay eksenli yaşanan 7.7 ve 7.6 şiddetli depremde Hatay, en büyük yıkımın meydana geldiği şehir olmasıyla zihinlere kazındı..!! 

Ama, yetkileri tek adamda toplayan rejimin tarafları, güç sarhoşluğuyla (?!) kamu kurumlarının  özelleştirmesinde, doğal varlıkların talanında, mülksüzleştirmede hız kesmeksizin devam etti..!!

Sevgili okurlarım, 

Hatay Depremzede Derneği'nin, 11 ilde yaşanmış olan ve "Asrın Afeti" olarak tarihe geçen depremin birinci yılını doldurması münasebetiyle, yayınladığı rapor detayında,  madde madde açıkladığına, ülkenin gerçeklerine adeta ayna tuttuğuna tanık olduk..!

Şöyle ki, 

Derneğin raporunda, “Deprem sonrası yaşlılara, engelli bireylere, ampüte bireylere ve kimsesiz kalmış çocuklara, yoksullaşan dezavantajlı grupların oluşmasına işaret ederken, aynı zamanda da sorunların görmezden ve duymazdan gelindiğine dikkat çekilmektedir!

Biz depremzedelerin, dertleri ve sorunlarını içselleştirip; hakça paylaşımlarda, sevgide, güvende ve güzelliklerde buluşup, vatandaş yararına hizmetlerde takdire şayan izler bırakanlara şükran duygularımızı ifade etmekle birlikte; aradan bunca zaman geçmesine, çare üretmede asli sorumlu olmalarına rağmen, can acıtan, kahreden, bitap düşüren olumsuzlukların halen giderilmesinde yetersizlik gösterenlere kızgınlığımızı her fırsatta haykırmayı sürdüreceğiz.!

"Hamasettir, aslı astarı yoktur!" diyenleri; eğer samimilerse; bilhassa Mersin'e ve Ankara'da yoğunlaşan depremzedelerin, deprem sonrası yaşam koşullarını, tedavi gördükleri hastane kayıtlarını mercek altına almalarını hatırlatmak isterim..!

Ayrıca, susuz, sobasız şartlarda halen çadırlarda ve konteynerlerde yaşamlarını sürdüren yüzbinlerin ahvalini "yok - muş" gibi davranmamalarını öneririm..!

Şimdi bir kere daha hauyarlılık adına "Hatay Depremzede Derneği" nın raporunu paylaşarak, "Asrın Afeti" inde her bakımdan acılara garg olmuşların ahvaline dikkat çekmek istiyorum. 

19 başlık ve 80 sayfadan oluşan raporun başlıkları özetlenerek şöyle listelenmekte:

Depremin İlk On Günü

Barınma

Sağlık

Psikososyal Durum

Eğitim

Depremin 1.Yılında Hatay’da Hukuki Durum

Ekonomi

Altyapı ve Ulaşım

Üretim

Ekolojik Yıkım Rant/Talan Zeytinlikler

İnsan Hakları İhlalleri

Yaşanan Depremlerin Hatay’da Demografik Yapı ile Kültürel/Tarihsel Mirasa Etkileri

Kadınlar, Çocuklar, Gençler, Engelliler

Ampüte Yurttaşlar, Yaşlılar

HATAY DEPREMZEDE DERNEĞİ RAPOR ÖZETİ

Hatay Depremzede Derneği, taleplerini şu şekilde sıralanmakta:

"Çocukların ve gençlerin yaşamış olduğu psikolojik yıkımlarının yanı sıra eğitime dair yaşadıkları derin eşitsizlik  sürüyor. Deprem bölgesinde eğitime dair sorunların hızlıca çözülmesi gerekmektedir.

Anayasal hak olan sağlık hakkına erişemeyenler olarak tam teşekküllü hastane talebimizde ısrarcıyız. Hali hazırda var olan yönetmelikler, mevzuatlar ya da kanunlar deprem koşullarına göre revize edilerek halkın ihtiyaçları karşılanmasıdır.  Nüfus gözetilmeksizin Aile Sağlık Merkezlerinin oluşturulması gerekmektedir. Enkaz kaldırma süresince özensiz davranılmıştır. TTB’nin son raporuna göre Hatay hala sağlık limit değerinin dört katı toz soluyor.

 yaşanacağı (!) biliniyorken ne iktidar ne de yerel yönetimlerin önlem almamış olunması Zemin sıvılaşmasının yoğun olduğu, altından fay hattının geçtiği Amik Ovası’na tüm uyarılara rağmen hastanenin, havaalanının, stadyumun yapılmasında ve bu yapılarla birlikte barınma amacıyla inşa edilen yapıların artmasında, kentin o bölgeye doğru yönelmesinde depremle birlikte yaşamını yitiren insanların sorumlularının bu yaşanılanlardan sonra özeleştiri vermemesini, istifa etmemesini yetmezmiş gibi bizleri tehdit etmesini Hatay halkı olarak unutmayacağız affetmeyeceğiz!

Kentteki demografik yapı, kültürel ve tarihsel dokunun önemi Hatay halkı için çok önemli bir yerde duruyor. Kentin yeniden inşasında atılacak tüm adımların kentin bu hassasiyeti gözetilerek atılması gerekmektedir. Rezerv alan ile endişelenen bu halk, komşusunu, mahallesini ve tarihsel hafızasını korumak istiyor.

Deprem sonrası yaşlılar, engelli bireyler gibi ampüte bireyler ve kimsesiz kalmış çocuklar gibi vatandaşlardan oluşan devasa dezavantajlı gruplar meydana geldi. Bu vatandaşlarımızın yaşamış olduğu sorunlar görülmüyor, duyulmuyor!

Deprem sonrası yakınlarının hayatını kaybedip kaybetmediğini dahi bilemeyen kayıp aileleri aylardır seslerini duyurmaya çalışıyor. DemakDer, yakınları için hayatlarını kaybetmiş olsalar da buna dair küçük bir ipucu istiyor.

Bunca mağduriyet yaşayan bir halk, maalesef hak arama konusunda başını kaldırıp haklarıyla uğraşabilecek bir noktaya dahi gelemedi. Riskli alan, rezerv alan, yerinde dönüşüm, hak sahipliği gibi kavramların tartışıldığı ama halkın ihtiyaçlarını ne denli karşıladığının tam bir muamma haline geldiği kavramlar, halkı belirsizliğe ve kargaşaya sürüklüyor. Tüm bu muğlaklara ve hak kayıplarına rağmen sorularına yanıt alamayacağını düşünen bu yüzden dava açmaktan geri duran bir halkın çaresiz bırakılmasına izin vermeyeceğiz.

Sanayi, ticaret, tarım, inşaat, turizm gibi alanlarda yaşanan sorunlar; daha önce kendi ekonomik döngüsüyle yaşamını sürdürmeye çalışan,yıkık bir kent sonrası ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalan bir halkın bu kentte yaşamasının önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Kentin üretime dayalı ve kamucu bir ekonomik döngüye yeniden kavuşturulması için atılması gereken adımlar hızlıca atılmalıdır.

Depremin ilk günlerinde yalnız ve çaresiz bırakılıp, ölüme terk edilen halk kendisine yaşatılanları asla unutmayacak ve affetmeyecek! Alınması gereken tüm önlemler alınmış olsaydı bu kadar bina yıkılmayacaktı, afete hazırlıklı olunsaydı ve gelen yardım ekiplerinin kente girişi engelenmemiş olsaydı bu kadar insanımız yaşamını yitirmeyecekti. Hatay halkı olarak, bundan sonra nerede olursa olsun yaşanabilecek tüm depremler için uyarıyoruz; Önlem alınsın, bir daha insanlar ölmesin, hayatlar ve geleceğimiz kararmasın!

Evlerini, sokaklarını, komşularını topraklarını memleketlerinden uzaklaşıp göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın yanı sıra bu ağır koşullara dayanamayıp bu belirsizlik yumağı içinde kalanlarımız da göçe zorlanıyor.

Kentte yaşanan elektrik, su, internet, kanalizasyon, yol, ulaşım gibi alt yapı ve üst yapı temelli sorunlar kurumlar tarafından sahiplenilmiyor ve ‘başka kurumların sorumluluğunda’ denilerek halk çaresiz bırakılıyor!

Bu denli devasa sorunlar ortada dururken halen bu kent için Özel Afet Bölgesi ilan edilmemesinin özel bir sebebi var mı? Eğitimin, sağlığın, ulaşımın ve daha birçok alanın nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz olması; üreticilerin ekonomik anlamda desteklenmesi; istihdamın sağlanması ve işsizliğin giderilmesi; kalıcı konutların hızlıca ama güvenli bir şekilde ücretsiz teslim edilmesi, esnafların desteklenmesi, kamu çalışanlarının maaşlarında iyileştirme yapılması ve taleplerin karşılanması için devletin bu kente özel bir bütçe ayırması elzemdir. Bu kapsamda Hatay halkı olarak, Hatay'da yıkımın en ağır yaşandığı; Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz ilçeleri için Özel Afet Bölgesi ilan edilmesini talep ediyoruz."

Katkı veren:   (TTB), (TMMOB), (İHD), Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınları Dayanışma Derneği, Hatay Dayanışma Kooperatifi, Hatay Barosu ve Eğitim Sen‘e teşekkür ederek noktalıyor