BEN, NESİMİ ALİ DAL'IM 1 - Hatay Söz Gazetesi

BEN, NESİMİ ALİ DAL'IM 1

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :05.09.2023 13:48

Ben Nesimi Ali Dal'ım, Haydar'ım

İnsanlığı kuşanırım eğnime

Ben sözü elifçe söyler, yazarım

Haram değmez, dem tattığım dilime

Gah Ali'yim, Gah Nesimi, kime ne

 

Hakk'a öyle yakınım ki, özümle

Bühtan etmem, görsem dahi gözümle

Anılırım mana yüklü sözümle

Haram değmez, ter sildiğim elime

Gah Ali'yim, Gah Nesimi, kime ne

 

Ne çıkarım gökyüzüne, yüceye

Ne alçalıp, dönmem özde cüceye

Yalan ile leke sürmem heceye

Nakşederim hakikati dilime

Gah Ali'yim, Gah Nesimi, kime ne

 

Ahkam kesen sofulardan bana ne

Ben doldurur, ben içerim, sana ne

Günahım, sevabım, aşikarane

Yaradanım karar versin halime

Gah Ali'yim, Gah Nesimi, kime ne

Ali Dal 02.09.2023 ANKARA 

*

Sevgili okurlarım, 

"Şair-yazar" geçinen birileri peydah olur, Nedim gibi (?!) saraya odaklıdır..! Hanedanın yanlışına da, zulmüne de, istismarına da, israfına da, haremine de, hiddetine de, şiddetine de övgüler dizerler, şarlatanlığın da ötesine geçerek, günlerini gün etmenin dışında hiç bir şey düşünmezler..! 

İşte bu tipler ki, kafayı yastığa koyduklarında  vicdan ve davranış muhasebesini yapıp kendi kendisini sorgulayamamak ve tekrarında sakınmak gibi erdem göstermezler..!! 

Ömürlerini sünepelikle, laklakıyla, şakşakıyla tamamlayarak, son nefesleriyle birlikte ilk unutulanlar ve hiç hatırlanmayanlar sınıfında yer alırlar..!! 

Ama Nesimi gibi, Pir Sultan Abdal gibi, Nefi gibi, bedeli ne olursa olsun "derisinin yüzülmesi, darağacına çekilmesi, zindanlara atılması ve prangalar vurulması vs." pahasına da olsa hakikatleri yerinde ve zamanında dile getirmekten asla geri durmazlar..! Bu duruşları, bu bakışları ve bu haykırışları nedeniyle, onlarca asır da geçse unutulmazlar, saygıyla, sevgiyle anılmaya sürdürürler... Yani asla zamana yenik düşmezler... 

*

Aynen, 

"Har içinde biten gonca güle minnet eylemem

Arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem

Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi

İblis'in talim ettiği yola minnet eylemem

*

Bir acaip derde düştüm herkes gider karına

Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına

Rızkımı veren hüda'dır, kula minnet eylemem

*

 Oy Nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken

Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken

Cümlenin rızkını veren ol gani Settar iken

Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem"

diyen, 1369'da doğmuş Ali İmadeddin Nesimi gibi... 

*

Aynen;

Hızır Paşa bizi berdar etmeden,

Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Siyaset günleri gelip çatmadan,

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Bunda bilmeyeni bildirirler mi

Eli bağlı namaz kıldırırlar mı

Yoksa Şah diyeni öldürürler mi

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

Diyen;

16. yüzyılda Anadolu'da yaşadığı varsayılan ve hakikatleri haykırma uğruna darağacına çekilen Alevi-Bektaşi Türkmen Âşık Pîr Sultan Abdal gibi... 

*

"Nidelüm devr sunarsa sana şerbet, zehri bana 

Bu cihan böyle olur gâhi bana, gâhi sana" 

diyen;

.. Ve asıl adı Ömer olan, 1572'de  Erzurum/Hasankale'de doğup 1635'de İstanbul'da vefat eden, üslubu ve hicivleriyle bütün şairleri etkileyen şair Nef'î gibi... 

*

"Dertli dertlerine düşel’den beri

Gahi geri gider gahi ileri

Çağırsan münkiri gelmez içeri

Muhabbete kuru bühtan ederler" 

diyen;

Çağının (1772 – 1845) ünü yaygın, kişiliği etkin nadir ozanlardan biri olan, saz çalmanın günah olduğunu söyleyenleri taşlamaya tutan Dertli gibi... 

*

"Bir devlet içün çerha temennadan usandık

Bir vasl içün ağyara müdaradan usandık

 

Hicran çekerek zevk-i mülakatı unuttuk

Mahmur olarak lezzet-i sahpadan usandık" 

diyen;

17. yüzyılda, Osmanlı’nın duraklama devrinde yaşamış, idare ve toplumdaki bozukluklara şahit olduğu için didaktik şiirler yazmış, eserlerinde devleti, toplumu ve sosyal hayatı eleştirmiş olan Nabi gibi... 

*

"Memleket bitti, yine bitmedi hâlâ sen, ben,

Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen;

Dest-i a'dâdayız Allah içün ey ehl-i vatan;

Yetişir terk edelim gayrı hevâ vü hevesi!" 

diyen;

Namık Kemal gibi.. 

*

"Eylemem ölsem de kizbi ihtiyâr

Doğruyu söyler-gezer bir şâirim

Bir güzel mazmun bulunca Eşrefâ,

Kendimi hicv eylemezsem kâfirim!" 

diyen;

Şair Eşref gibi... 

*

 “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! 

Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak! 

Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,

Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...”

diyen Tevfik Fikret gibi... 

*

"Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;

Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler...

Künyeni almak için, partiye ettim telefon:

Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!" 

diyen;

Neyzen Tevfik gibi... 

*

Sevgili okurlarım, 

Ne zaman Nesimi'yi, Pir Sultan'ı, Nef'i'yi, Nabi'yi, Necati'yi, Dertli'yi, Şair Eşref'i, Namık Kemal'i, Neyzen Tevfik'i terennüm etmiş olsam, günümüz içtimai yaşamın hakikatlerini işlediğim dizelerimle ve yazılarımla birlikte onları özümser, kendimi onlarda görürüm... 

Zira, isimlerini andığımız "dobra değerler"in izlediği çizgiyi saptırmadan, ok misali topluma yansıttığım hakikatlerden dolayı, halisane duygular içeren dönüşlerin yanı sıra  yargılandığım ve susturulmak ve sindirilmek istendiğime tanık olduğumu hatırlarım..!!?? 

*

DEVAMI VAR...