Sevgili okurlarım,
Bir ülkenin, yeri doldurulamayan müstesna değerleri vardır... Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını aşıp evrenselleşen ve toplum tarafından genel kabul gören ve idol bilinen değerler...Hacı Bektaşi Veli, Mevlana, Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi... İsmet İnönü, Aziz Sancar, ilk kalp naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Kemal Bayazit, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ve emsalleri gibi...
Bu değerler, naçiz vücutlarını sadık yar bilinen kara toprakla buluşturduklarında, bıraktıkları anlamlı izler nedeniyle, toplum gönlünde yaşamaya devam ederler...
İşte bu değerlerimizden biri de
Yaşar Nuri Öztürk'tür.
5 Şubat 1951'de Trabzon-Sürmene'de dünyaya gelen, Hukukçu, Din Alimi, Kuran müçtehidi, Türk İslam felsefesi profesörü, gazeteci, yazar, avukat, televizyon programcısı, siyasetçi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin kurucu dekanı.. Ve daha kimliklere sahip olup
nice meziyetleri paylaşıp 2016'da tek yönlü sefere çıkan Yaşar Nuri Öztürk Hocamı rahmetle, saygıyla ve sevgiyle anıyorum...
*
Sevgili okurlarım,
Vücuda getirdiği eserlerin tamamına yakınını okuduğum, yazılarımda kaynak kişi olarak yer alan Merhum Hocamın Hakka yürümesinin sene-i devriyesi münasebetiyle, anısına kaleme aldığım dizeler, aziz HOCAMA ve hocamın bilhassa dikkat çektiği "ABDESTİNDEN EMİN OLANLARA" ithaf olunur:))
EY GÜZEL İNSAN..!
Senin her hecende ve her sözünde...
Allah vardır, Kur'an vardır, hak vardır...
Yalan, yanlış yer almadı özünde...
Çünkü sende, Hakk'a bağlı kök vardır...
Seni hasım bildi, hurafe soyu...
Sen onlara derdin "şüpheli kuyu..?!"
"İçilmesin!" dedin, zehirli suyu...
Çünkü sende, güneş sunan gök vardır..
Adın, Yaşar Nuri, Öztürk soyadın...
Hakikatten başkasına uymadın...
"Allah, Kur'an" dedin; şirke uymadın...
Çünkü sende, leke bilmez ak vardır..
Sofranda, sözünde olmadı haram...
Gördüğün eksiğe demedin "tamam"...
Olmadın, "Abdesti şüpheli" İmam...
Çünkü sende, aldatmayan fark vardır...
Kerameti beklemedin Arap'ta...
Allah dedin, minberinde, mihrapta....
Kur'an özlü, her yazdığın kitapta...
Çünkü sende aydınlatan şavk vardır...
Gerçek ile yalan, siyahla sarı...
Karışmadı sende, sinekle arı...
Aynı şey olmadı, inciyle darı...
Çünkü sende, eliflerden çok vardır