Dünün çalışanı, ter dökeniydik
Bugün emekliyiz; yükten sayarlar
Saçımız siyahtı, belimiz dim dik
Biz "varız" desek de yoktan sayarlar
Belediye parkı, tatil (?!) yerimiz
Yoksulluktan kemik tutmaz derimiz
Aç karnına, çıkmaz oldu terimiz
Verdikleri "hiçi" çoktan sayarlar
Elin emeklisi, dünya turunda
Bir tuhaflık yok mu sizce de bunda
Biz de emekliyiz pazar yolunda
Açlıktan (!) esneriz "toktan" sayarlar
*
Sevgili okurlarım,
Ahde vefa kavramını, bireyselleştirmenin, doğru yaklaşım olmadığını, kurumsal, hatta ülkesel bakımdan da esas alınması gerektiğini, ifade ederek konuya girmek istiyorum...
Her gün, her şehrin belediye parklarında, Ülkemizde takriben 15 milyona ulaşan emeklilerimizin, yüzde 90'nını parkın banklarında yan yana dizilmiş otururken. düşünürken ve uyuklarken görmeniz mümkündür..!!
Ülke genelinde parklarda oturan emeklilerimizi saymaya kalksanız, aynı sonucu görmeniz olasıdır..!
Zira, bir simit, bir çayın 30 TL. yi aştığı günümüz Türkiye'sinde, yaşam şartları bu denli zorlaşmışken, emeklilerimizin kahvehanelerde buluşması birbirlerine çay, kahve ısmarlamaları imkansız gibi bir şey..!!
Bugünün emeklileri dünün çalışanı ülke kalkınmasında, milli gelirin artmasında ve geleceğe güvenle bakmasında alın terini, göz nurunu tüketen biz emeklilerin, ömrümüzün ahirinde, devlet adına hükümet eyleyenlerce, "TÜKETİCİLER" olarak
yorumlanıp, ihmal edilmemize haksızlık ötesi nankörlük denir..!
Zira, biz emeklilerin kimseye muhtaç olmadan sağlıklı, onurlu bir yaşam sürmemizin ortamını hazırlamak; sosyal devletin en başta gelen görevlerindendir..!
Bir başka ifadeyle, unutmayalım ki; çalışarak onurlu bir şekilde yaşlanmak, emekli olmak, kimseye muhtaç olmadan bir yaşam sürdürmek temel insan haklarındandır..!!
Sayıları 15 milyona ulaşan biz emeklilerin; büyümeden, yani artan milli gelirden refahtan payını almak isteğini, gerek sendikal faaliyetlerle, gerekse de amaç birliğinde buluşan gruplar olarak, ortaya koyma tepkimizin, "devlete karşı isyan" şeklinde yorumlanması hakkı yok saymaktır..!
Yüzde 61’i işçi, yüzde 21’i Bağ-Kur ve yüzde 18’i de memur emeklisi olan biz emeklilerin milli gelirdeki artış ile emekli aylığı arasındaki makasın giderek açılmasını göz ardı etmek her geçen gün biraz daha yoksullaşmamıza yol açmaktadır..!!
Biz emekliler, emekliliğimize rağmen yaşamımızı sürdürmek için çalışmak zorunda bırakılırken, sosyal hayatın dışında kalmakta ve bunun sonucunda da yalnızlık psikolojisine kapılmamızın öngörülmemesi kabul edilemez bir durumdur..!!
Sevgili okurlarım,
Sonuç olarak: biz rmekli geçim derdinde, ekmek kavgasında cebelleşirken, devletin kendisine uzatacağı şefkatli elini beklemekte...
Buradan, emekli yol arkadaşlarımıza da bir hatırlatma yapmam gerekmekte..!!
Sayıları 15 milyonu bulmuş emekliler olarak, şimdiye değin erki ellerinde bulunduranlardan bizlere kimlerin neler vaat edip, ne kadarını yerine getirdiklerinin muhasebesini yapmış değiliz..!!
Yani, yerinde, kitlesel duruşu gösterdiğimiz söylenemez..?! Adeta bizlere reva görülenleri, lütuftan sayar olduk..!!
Aldatılmaya ve aldatanlara biz emekliler platak bir karşılık veremedikçe, şikayet hakkımızdan feragat etmiş olmuyor muyuz..?!
Hiç değilse bundan sonra, bize tüketici gözüyle bakanlara kitlesel duruşumuzla örgütsel gücümüzü ortaya koyalım...
Tüm emekli yol arkadaşlarımızın sağlıklı ve insanca yaşamalarını temenni ediyor, Saygılar sunuyorum...
*
Her nefes alışta gurlar bağırsak
Sırtınızdan atın (?!) şayet ağırsak
Hakkımızın teslimine çağırsak
Çağrımızı çatal "oktan" sayarlar
Unuttuk (?!) meyvenin, etin tadını
Hatta sorar olduk (?!) lügat adını
Emeklinin eyvahını (!!) ahını
Alın yazısından "bahttan" sayarlar
Bu haldeyken, emeklinin tamamı
Reva görüp, musallayı, imamı
Sarayı, serveti, hanı, hamamı
Kendileri için "haktan" sayarlar