İÇİMİZİ ACITAN KAHREDİCİ ŞEYLER - Hatay Söz Gazetesi

İÇİMİZİ ACITAN KAHREDİCİ ŞEYLER

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :24.12.2023 12:22

Ecdadı inkardan gelen kafalar

Tarihi gerçeği yalana satar

İhanete uğrar, ahde vefalar

Balını zehirli yılana satar

 

Ülkeyi satanla yolumu sürmem

Münkire misakı milliyi sormam

Bayrağı güvenmem, gelecek kurmam

Zira, ne var, ne yok, alana satar

 

İçimiz acıyor (!!) şu olanlara

Her biri ihanet, her biri yara

Meydan kalır ise hin (!) bakanlara

En fazla rüşveti salana satar

 

"Gün bu gün" diyerek, saltanat süren

Her türlü gafleti (?!) olağan gören

"Dur!!" diyene, ölüm fermanı veren

Ülkeyi "kelepir" bulana satar

*

Sevgili okurlarım, 

Ülkenin Kurtarıcısı ve Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün;

"Söz konusu, vatansa gerisi teferruattır." sözü, zihnimde çakılı durur..!

Bu nedenledir ki, ülkem aleyhine her ne olursa olsun, bedel ödemek pahasına karşı dururum, asla suskun kalamam.! 

55 yıldır profesyonel manada, tam ve doğru bilgi vermeyi esas alarak, araştırmalar, incelemeler, makaleler ve hiciv ağırlıklı şiirlerimi yerel ve ulusal basında paylaşırım.. Şimdiye değin, hakikat alerjisi olmayanların samimi alkışlarını alırken, aydınlıktan haz almayan güruhun ise saldırılarına uğrayıp, sürgünlere maruz bırakıldığım zamanlar oldu..!! 

2024 yılına girmekte olduğumuz şu günlerde dahi aynı hukuksuzluklara, aynı saldırılara uğramaktayım..!!

Bu hukuksuzluklar ve bu saldırılar  sadece yurt içinde değil; yurt dışında da misliyle sürüp gitmekte..!! 

İşte bugün, bahse konu olup yaşanmakta olan hukuk dışılıklara dikkat çekerek, uyarı görevimizi tekrarlamaya çalışacağız..!

 

İÇİMİZİ ACITAN VE KAHREDEN ŞEYLER: 1)

Sevgili okurlarım, 

Ege'de, adeta göstere göstere 18 adamızı ve 1 kayalığımızı işgal edip, bayrağını çekme küstahlığını gösteren Yunanistan'a milli anla geri adım attıracak hangi yaptırımlar uygulanmıştır..?! 

Em. Deniz Kur. Alb. Bora Serdar'ın bu hususta ortaya koyduğu hakikatler, içimi acıtmakla kalmadı, beni bir Türk vatandaşı ve şehit torunu olarak kahretti..!! 

Em. Albay Sayın Serdar şöyle başlayıp, devam ediyor:

"Kimse, milli meseleler hakkında cambazlık yapmaya, lafı kıvırmaya, yalın gerçekleri oraya buraya çekip, algı yönetimine girişmeye kalkmasın..! 2004 yılından bu yana Yunanistan’ın bilfiil işgal altında tuttuğu ve siyasi iradenin suskunlukla cevap verdiği veya ahkâm kesmeye kalktığı... 

İşgal edilen adalardan Hurşit Adası’nın İstanbul’daki Büyükada’nın beş misli, Eşek Adası’nın üç misli, Bulamaç Adası’nın ise Büyükada büyüklüğünde olduğu bilindiği halde, Hakan Çelik’in, programında: 'Ada demeyelim, onlar kaya parçası..!' diyen güvenlik Uzmanı aynı Mete Yarar'ın, bir önceki ifadesinde;

 "Adaların ihtilaflı ve kime ait olduğunun belirsiz olduğuna, çıkılıp inildiğine, bayrak çekilip indirildiğine, 18 Ada sorununun son iki yılda yaşandığına' dair sözleri daha dün gibi hafızalarımızda..!!?? Bu ifadeye o zaman cevap vermiştik… Mete Yarar’ın akıl ve mantıkla bağdaşmayan, tarihi ve coğrafi gerçeklerle uyuşmayan bu sözleri yetmez gibi, havuz gazetecisi Nagehan Alçı' nın,  işgal altındaki adalarımız için: "Keçilerin otladığı 18 kaya parçası" deyip akabinde de: 'Keçilerin otladığı kaya parçaları için savaş mı çıkaralım?' diyebilmiş olması, gafletten öte dalalettir..!! 

1996 yılında Kardak Kayalıkları krizi sonrası Ege ve Akdeniz’de 150’nin üzerinde Türk egemenliğinin altında bulunduğu anlaşılan Ada, Adacık ve Kayalıkların aidiyetini tartışmak ve bu durumu bir sorunmuş gibi lanse edip' istikşafi görüşmelerde hallediyoruz' diyerek işgale göz yummak abesle iştigaldir..!! 

Birilerinin 'kaya parçası' diyerek küçümsediği bu 18 ada ve 1 kayalık, Türk egemenliği altındaki vatan toprağıdır. Ve her birinin 'Karasuyu, Münhasır Ekonomik Bölge ve Kıta Sahanlığı' olduğu unutulmamalıdır..!! Nagehan Alçı’nın, 'Keçilerin otladığı 18 kaya parçası' dediği adalarımızdan “KEÇİ” ve “EŞEK” adalarında, keçilerin değil de, 2017 ve 2018 yıllarında kimlerin dolaştığının videoları ortada..!!

 Şimdi tarihi biraz daha geriye sararak, kaya parçası gibi yalan dolan söylemleri de bir kenara bırakıp yalın gerçekleri saptırmayalım..!! 

31 Mayıs 1995'de 1982 'BM Deniz Hukuku Sözleşmesi' ni kabul eden Yunanistan’ın Ege’de, karasularını 12 mile çıkarma olasılığına karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 08 Haziran 1995’de yayımladığı bir metinle belki de çoğumuzun ilk defa duyduğu “Casus Belli” (Savaş Sebebi) terimini hatırlayarak devam edelim... 

1995-1996 döneminde yaşanan ve ileride çok daha büyük krizlerin yaşanacağının adeta habercisi niteliğinde olan Kardak krizinden '4 yıl sonra' 1999-2000 yılına gelindiğinde Türk-Yunan ilişkileri işbirliği ve diyaloğa dayalı yeni bir döneme girmiş, bu çerçevede, iki ülke arasındaki sorunların diyalog yoluyla ele alınması amacıyla siyasi istişareler, istikşafi temaslar, 'Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi' gibi çeşitli mekanizmaların geliştirildiğini biliyoruz... 2000 yılından bu yana Ege Sorunlarına çözüm bulmak amacıyla 12 Mart 2002’de Dışişleri Bakanlıkları Müsteşarları düzeyinde 'stikşafi' görüşmelerin yapıldığı ve şu ana kadar da 60 görüşme gerçekleştirildiğini biliyoruz. Türkiye ve Yunanistan arasındaki 'istikşafi' Ege görüşmelerinde:

"Temel uzlaşma: 'her konuda uzlaşılmadan, hiçbir konuda uzlaşılmış sayılmayacak ve  görüşmeler konusunda bilgi sızdırılmayacağı" belirtilmişti.. 

2004 yılına gelindiğinde, Ege’de Yunanistan ile yaşadığımız sorunlardan bağımsız sayamayacağımız siyasi ve askeri alanda  birçok önemli gelişmeler yaşanmıştır..!

 01 Mayıs 2004’te (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) GKRY Avrupa Birliği’ne tek başına üye olmuştur. 01.06.2004’de, Öcalan’ın yakalanmasından sonra 1999’da ateşkes kararı alan PKK; 'ikinci savaş' dönemini başlattığını ilan etmiştir.

26 11. 2004’de Polonya’nın başkenti Varşova’da, AB. üyesi ülkelerin sınırlarını korumak ve güvenliğini sağlamak amacıyla Avrupa Birliği (AB) FRONTEX Ajansı kurulmuş ve 17.12. 2004’de T.C. hükümeti AB’den müzakere tarihi almıştır. 

 26. 11.2004’de CHP Mv. Onur Öymen, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e verdiği soru önergesinde, 'Türkiye’ye yakın bazı kayacıklara Yunan Bayrağı dikildiği belirtilerek, anılan yerler Dışişleri ve Gerek TBMM’de gerekse kamuoyunda gündem oluşturmayan bu suali:, '4 yıl sonra', yani 2008'de  'Yunanistan işgalinin', 2004 yılında başladığının ilk kanıtıdır.

Yani "UYUTULDUK, UYANAMADIK..!" 

NOT:

“İstikşafi” Kelimesi, Arapça kökenli bir kelime olup, ARAŞTIRMA VE AÇINSAMA  manasına gelmektedir...

*

"İÇİMİZİ ACITAN, KAHREDİCİ ŞEYLER..!!" 

* ADALARIN İşgali.. 

* Resmi görüşmeler için gidilen Rusya'da Kremlin salonunda ve ABD Beyaz Saray'da T. C. heyetinin bekletilmesi... konuları

DEVAM EDECEK...