(Men arefe nefsehü fekad arefe rabbehü)
Kendisini bilen, RABB'ini bilir
Kitab-ı Kur'an'a, Safsata katmaz
Kendini bilmezler, özde eğrilir
Hem dosdoğru ölçmez, hem doğru tartmaz
Riya etmemektir, kendini bilmek
Hinlik gütmemektir, kendini bilmek
Şirke gitmemektir, kendini bilmek
Kendini bilenler, zinhar aldatmaz
*
Sevgili okurlarım,
Aslında bu gün, ülkem insanının ekonomik, sosyal, eğitimsel, sağlık ve refah seviyesi ile ilgili, yaptığım araştırma sonuçları üzerine yazacaktım...
Yine halime bırakmadılar..!
Kimler mi?
Yine onlar..!?
Yani Yüce RABBİM'le arama girme hadsizliğini gösteren din tüccarları..!!
Kur'an''da mealen, "KENDİNİ BİLİRSEN RABBİNİ DE BİLİRSİN" demek olan; "Men arefe nefsehü fekad arefe rabbehü" yü hatırlamak dahi istemeyen ve istismarlarına ara vermeyen din tüccarları ve dini siasallaştıran politik güç çevreleri, zahiri görüntüleri (türban, sarık, sakal vs.) dile getirmeyi "DİN" sayarak akıl, izan, irfan ve vicdan kavramlarını istismar ederken, manaya ulaşmanın, yani dinlerin esasının, dıştan içe doğru gelişme göstermek gerektiğini (seyr-i illallah); dışta gözükeni kendi dayatmalarıyla düzenlemenin değil, insanı deruni olan hikmete ulaştıranın din olduğunu hatırlamak dahi istemezler..!
.. Ve işte o dini siasallaştıran politik güç çevreleri, dıştan olanların çığırtkanlığını yapmayı din diye göstermekten bilhassa ısrar etmeye, kendi ifadeleriyle, "cehaletin ferasetinden" nemalanmaya devam etmekteler..!?
Daha da ileri giden bu siyasal istismarcı güç çevrelerinin ve kerametleri Kendilerinden menkul olan din tüccarlarının; Allah ile manevi irtibatlarının olduğunu, ayetlerle, hadislerle itribatlandırdıklarını dahi söyleyebilme zırvalarına saptıklarını görmekteyiz:))?!
Bu sınır tanımaz, bu vicdan kabul etmez zırvalara inandırma gayesiyle, cemaat adı altında oluşturulan merdiven altı oluşumlardan cesaret alarak, "İSLAM ENGİZİSYONU" kurma çalıştıklarını ibretle ve hayretle izlemekteyiz..!!
Peki, bu derece istismarlar, sınır tanımaz ve akıl almaz rezaletler yaşanırken, "DEMOKRATİK, SOSYAL HUKUK DEVLETİ" yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, nerededir, ne işle uğraşmaktadır, dersiniz..?!
Bu istismarlar silsilesinin yorumunu sağduyusunu kaybetmemiş milletime bırakıyorum ve beraberinde de bu istismara meydan vermemek, zahiri, yani dış görüntüye değil; batıni, yani iç aleme itibar etmek gibi mesuliyetlerinin olduğunu,
esas olanın, insan-ı kamile ulaşıp
kalp gözüyle değil, siyasi ikbal için din istismarı yapanlara bu fırsatı vermeme ferasetini göstermek olduğunu hatırlatmak isterim..!!
Günümüzde "ayrıştırmacı, otoriter, populist strateji" anlayışıyla, dinin zahiri görüntülere (türban, sakal, takke, tespih vs.) indirgenip, bunu da; "dine, imana, Müslümanlığa" yorumlanmasının, gafletten ve istismardan başka şey olmadığına dikkate çekmek ve hipnozlu (?!) kitleyi mutlaka bu saplantıdan kurtarmak gerektiğini görmek gerekir..!
Yani, sevgili Soner Yalçın'ın tabiriyle;
halen uyuyanları, "körlerin fil tarifi" nden kurtarmanın yolları devreye konulmalıdır..!
Yani, manevi korunağı zayıf ve inanç istismarına uygun olanların, aldatılmalarına fırsat verilmemelidir..!
Zira, "KENDİLERİNİ BİLMEYENLERİN RABBİ BİLMELERİ, VİCDAN MUHASEBESİ YAPMALARI" beklenilemez..!!
*
Rabb'ine el açan, yüz ak olmalı
Emeği anlatan başak olmalı
Bilhassa kör nefsi, aşmak olmalı
"Ben insanım" diyen, "benlik" yaşatmaz
RABB'ini bilende bulunmaz kemlik
Zira amelinde, barınmaz "benlik"
Kurduğu bağlarda, yer almaz "hinlik"
Hasım olmaz, gül uzatır, taş atmaz
RABB'ini bilenler, kendisi olur
Hakk'ına yönelen Hakk'ını bulur
Aktıkça kirlenmez, hatta durulur
Arınmış olmaya şaibe (?!) katmaz