KİMLERLESİN EY VATAN - Hatay Söz Gazetesi

KİMLERLESİN EY VATAN

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :16.01.2024 22:30

Sen ki, baş tacısın, sen ki göz nuru

Sorsam kimlerlesin, şimdi ey vatan

Cevabına muhtaç, sorduğum soru

Sorsam kimlerlesin, şimdi ey vatan

 

Baktığını göremeyen (!) gözle mi

Hissetmeyen, (!!) taş kesilmiş özle mi

Seni pazarlayan kara  (!) yüzle mi

Sorsam kimlerlesin, şimdi ey vatan

 

Şüpheli kördüğüm, açılmaz olmuş

Dört yan rezaletten seçilmez olmuş

Gaflet, dalaletten geçilmez olmuş

Sorsam kimlerlesin, şimdi ey vatan

 

Gamla, gasavetle taşmış gibisin

Hoyratlar elinde şaşmış gibisin

Seveninden uzak düşmüş gibisin

Sorsam kimlerlesin, şimdi ey vatan

 

Sevgili okurlarım, 

Bir insan topluluğunun “millet” olabilmesi için, milleti oluşturan değerler etrafında birleşmeleri, o değerleri benimsemeleri gerekir. “Aynı toprak üzerinde yaşayan ve aralarında kültür, dil, tarih gibi yönlerden birlik bulunan insan topluluğu” olarak tanımlanan millet, tanımdan da anlaşılacağı üzere ortak değerler üzerinde bir araya gelmiş insanlardan oluşur. Bu insanlar aynı atanın torunları olarak bir tarihe bağlıdırlar. Aynı zamanda uzun yıllar içerisinde meydana getirdikleri kültürü, gelenek ve görenekleri benimsemişlerdir. Genellikle aynı toprak üzerinde yaşarlar ve aynı dili konuşurlar. Bunun gibi millet olmayı gerektiren değerler etrafında birleşerek, bir ulus meydana getirirler.

Bu girizgahı temel alarak, konumuza, giriş yapabiliriz. 

Sevgili okurlarım, 

Gönül ister ki, ülke yönetiminde bulunan siyasi irade ile muhalefet görevini üstlenmiş  siyasetçiler, "ötekileştirmeyi" sapmaksızın "ortak değerler" etrafında bir araya gelip, daha iyiye, daha güzele birlikte yürüsünler... 

Ama, bu beklentimiz her defasında ters istikamette gelişmekte ve hayal kırıklığı ile son bulmaktadır..!! YAZIK, ÇOK YAZIK..!! 

Hatta, kendi ikballerinden ötesini düşünmeyen iktidar mensuplarının, kendilerine engel gördüklerini, yıldırma ve sindirme gayesiyle dijital ortamda, montaj (?!) suç dosyaları ürettiklerine ve kumpas dosyalar düzenlediklerine defalarca tanık olduk..?!

İşte size, sosyal medyada paylaşılan ve siyasi iktidar cenahını işaret eden vahim ve düşündürücü bir hakikat..!? 

*

Olayın kahramanı; AKP’den ihraç edilen eski Kayseri Milletvekili ve 24. Dönem Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır... 

 Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ‘ın  Twitter hesabından Pelin Gündeş Bakır’a şöyle sesleniyor:

* "Suriyelilerin Türkiye'ye gelmeye başladığı dönemde bayan Davutoğlu AK Partili kadın milletvekilleri ile konuşmasında ne söyledi?" * Geri kabul anlaşması sırasında kim sizi neden genel kurulda üzerinize yürüyerek tehdit etti?” suallerine Bakır, sosyal medya hesabından şu açıklamada bulunuyor:

" Ümit Bey ben korkmam. 2011’de Akparti’nin Suriyeliler politikasına karşı çıktığımı, bu politikanın yanlış olduğunu ve sığınmacıların milyonları bulacağını Kızılcahamam kampında Sn Cumhurbaşkanı, parti yöneticileri ve 1000’i aşkın Milletvekili ve teşkilat mensubu önünde söyledim.

 AB Uyum Komisyonu üyesi olduğum 2013’te Geri Kabul Anlaşması’na sert muhalefet ettim. Bu anlaşmanın Genel Kurula gelmesini engellemek için bütün gücümle tek başıma mücadele ettim. Ancak tüm çabama rağmen Genel Kurula geldi. Ben de Genel Kurulu terk ettim. Hatta Akparti’nin yanlış göçmen politikasına dair eleştirilerim ve Türk’üm dediğim için AKP beni partiden kesin olarak ihraç etti. Benden intikam almak için eşime yüzlerce kumpas kuruldu. Yandaş basın deli saçması iftira kampanyaları başlattı. Ben yine de yolumdan dönmedim!

Geri kabul anlaşması’nın engellenmesi için Genel Kurul’da Dışişleri Komisyon Başkanı Volkan Bozkır’a gittim. Çünkü AB Uyum Komisyonundan çıkıp Dışişleri Komisyonuna girecekti teklif. Bir hanıma söylenmeyecek sözler şahsıma sarf edildi.

Sayın Davutoğlu’na 'bu anlaşma imzalandığı takdirde AB üye ülkelerinden vize serbestiyeti alacağımız' söylenmiş. Ancak anlaşmayı, komisyon toplantısından önce okudum, vize serbestiyeti alacağımızla ilgili bir madde yoktu. Dolayısıyla o dönemin Başbakanına da yalan ve yanlış bilgi verilmiş olduğunu gördüm..!! 

 O dönemin Başbakanına bu yalan ve yanlış bilgileri kimin verdiğini bilmiyorum. Ancak bu yalan ve yanlış bilgilere dayanarak Sayın Davutoğlu 2014 Haziranında vize serbestisi alıyoruz diye açıklamalar yaptı. Oysa anlaşmada böyle bir madde olmayınca hukuken bağlayıcılık olmuyor!

 Vize serbestisi diyalog süreci diye bir şeyden bahsetmişler. Normal vatandaşlarımızın anlayabileceği şekilde söylersem:

Bayan Davutoğlu’na gelince…Yurtdışı komisyon görevlerim olduğu için yurt dışında oluyordum genelde. Her davete katılamıyordum. Bir tek davete katıldığımı hatırlıyorum. O da 2015’te zannediyorum.

Orada Bayan Davutoğlu değil de, bazı kadın milletvekillerinin “inşallah bizim çocuklarımız bu sığınmacılarla evlenecek!” dediklerini hatırlıyorum. Bu çok ağrıma gitti! İçime oturdu! Çok canım yandı! 2014-2015 gibiydi. Aradan 8 yıl geçmiş. Hafızamda bir tek bu kalmıştı. 

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesiydim. 4 ayda bir Strazburg’da Genel Kurul olurdu. Genel Kurullara girmeden önce tüm raporları okurdum. Türkiye’nin aleyhine maddeleri tespit ederdim. Bunların çıkarılması, yerine lehimize madde koyulması için önergeler hazırlardım. Türkiye’nin lehine olan bu önergeleri Genel Kurulda oylamaya sunma, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından sürekli engellenmeye çalışılıyordu. Nursuna Memecan ve Mevlüt Çavuşoğlu beni hep bir köşeye çekip “Türkiye’yi savunan önerge vermeyeceksin” Şeklinde ifadelerde bulundular..! 4 yıl boyunca üzerimde ağır mobbing yapıldı. Daha sonraki yıllarda bu ağır psikolojik şiddet nedeniyle bazı sağlık sorunları da yaşadım. Allah’ın yardımıyla çok şükür iyileştim . Ancak Avrupa Konseyi Genel Kurullarda Mevlüt Çavuşoğlu şahsıma uygulanan mobbingin dozunu kaçırdı..! Ben önergeleri Table Office’e götürürken yolumu kesiyor, “kapasitesiz, saygısız, şerefsizlik, vb” gibi ağır ifadeleri şahsıma kullanıyordu. Hiç aldırış etmeden Türkiye’yi savunan önergeleri yine de oylamaya koydurttum.

Çözüm sürecine de karşı çıktım. Genel Kurul’a 'PKK' lı teröristler, PKK'lı aktivist olarak değiştirilsin' diye önerge geldi. Bu sayede PKK, AB terör örgütleri listesinden çıkartılacaktı. Ben buna şiddetle direndim. Oylamada hayır oyu verdim. Çavuşoğlu ise çekimser oy kullandı.

Bir AKP kadın milletvekili evet OYU kullandı buna. Yani PKK'lılar terörist değilmiş, aktivistmiş bunlara göre. Oylamadan çıkışta da yine mutat olduğu gibi 'çözüm sürecine karşı çıktın. Seni Tayyip Erdoğan’a şikayet edeceğiz' diye üstüme sözlü olarak saldırıldı.

Çavuşoğlu beni Tayyip Bey’e şikayet etmeye başladı. Tayyip Bey beni dinlemedi hiç..! Eşime de 'grup disiplinine uymuyormuş' demiş. Tamam da hangi grup disiplini? PKK'lı teröristlerin aktivist yapılmasına sessiz kalmak eğer grup disipliniyse, kimse kusura bakmasın! Ben buna uymam!

"Türk Milleti’ni, Devletimizi yurt dışında savunmamak, Milletimize ihanet, Avrupalıların tüm taarruzlarına sessiz kalmak, karşı önerge hazırlamamak eğer grup disipliniyse, evet ben o grubun disiplinine uymadım! Damarlarımda taşıdığım Türk kanı böyle bir displine uymama manidir!"

*

Sevgili okurlarım, 

Bu milli itiraf, tarihin sayfalarında; "örtülü hakikat" olarak yerini alacağı unutulmamalı..!! 

Böylesine bir dış siyaset kusuru ve diplomasi ayıbı kimin tarafından nasıl işlenirse işlensin; o günlerde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi olan Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır'ın itirafları masaya yatırılmalı ve "suyu taşıyanlarla, testiyi kıranların" değerlendirilmesi doğru yapılmalıdır..! Zira Türkiye Cumhuriyeti'nin kabile devleti, muz Cumhuriyeti olmadığı unutulmamalı..!! NOKTA..!!