Sevgili okurlarım,
Hasmımız da olsa, hiç kimseye Yüce Rabbim, basiretsiz, öngörüsüz, musibet, melanet, müsrif, münafık, basiretsiz babalarla, aynı ayardaki (?!) liderlerle cezalandırmasın..!! Amiin !!
Zira, Adem'den günümüze değin gelişen dünya gidişatına, kainata, insanlığa en büyük zarar, en büyük tahribat ve en affedilmez kabahatler bunlar tarafından işlenmiştir ve işlenmektedir..!!
*Bu girizgahla nereye varmak, neye dikkat çekmek istiyorsunuz?" diyeceksiniz...
Bilhassa da son 20 yıldan günümüze değin, Ülkemizde yaşatılan ve yaşanmış olan o kadar olumsuzluklar ve bile isteye işlenmiş kabahatler var ki, sayılamaz olmuştur..??!!
Ben şimdilik, bunların hiç birine değinmeyeceğim, zira ülkemde halen devam eden bir soruna dikkat çekmeye çalışacağım...
Sevgili okurlarım,
Vatandaşın "müşteri" olarak tanımlandığı resmi veya özel sağlık kurumlarında gün olmuyor ki, şiddete yönelik bir haber olmasın..!!
.. Ve gün olmuyor ki, kendine güvenli bir gelecek göremeyip, istikbali başka ülkelerde
aramak üzere, ülkeyi terk etmek durumunda kalmış hekimlerin göçüne dair haberler duymayalım..!!
Bilhassa da pandemi döneminde canhıraş çalışan ve görevi başında şehit olan hekimlerin ve diğer sağlık personellerinin sayısının 700'ü aşmış olmasını, inkardan gelircesine (?!) tavır sergileyen ve çareyi ülkeyi terketmekte gören hekimlere bir kerecik de olsa AKP'li Cumhurbaşkanı'nın, "nereye böyle, niçin, neden ve devlet olarak bizden istekleriniz nedir" deme lütfunda dahi bulunmayıp, "kapı orada" der gibi ellerini silkeleyerek: "GİDERLERSE GİTSİNLER..!!! BİZ DE YOLUMUZA YENİ MEZUN DOKTORLARIMIZLA DEVAM EDERİZ..!!!" diye bilmiş olması akıllara ziyan değilse nedir..?!
*
Dil öğrenip işlemlerini tamamlayan ve ülkeyi terk eden hekimlerin binlerle ifade edilmesi, neticede doktorsuzluktan (?!) hastalara sağlık kurumlarından randevu dahi verilemez noktaya gelinmiştir..!!??
*
Yeri geldiğinde, beton anlayışla (?!) müşteri garantili büyük hastaneler yapmaktan ve "usta" olmaktan dem vuran AKP'li Cumhurbaşkanı'na sade bir vatandaş olarak naçizane iki tavsiyem olacak:
İlki, "ÇIRAK-USTA" ayrımının önemini dile getirirken, pratisyen-uzman ayrımının da önemini göz ardı etmemeniz...
İkincisi ise, "müşteri garantili" hastane binalarını büyütürken, kadro olarak hekimleri ve sağlık personelini küçültmemeyi ve küstürmemeyi önemsemenizdir..!!
Bu hususları ciddiye almamak, şapla şekeri ayıramamaktır..!! Öngörüsüzlüktür... Öfke kontrolsüzlüğüdür:))?!
Gelinen nokta,
Sağlık, eğitim, ekonomi, üretim, istihdam gibi her hususta, kriz ortamının elle tutulur noktaya gelmiş olması, çözümü noktasında mevcut siyasi iradenin ümit vaat etmemesi, yeni bir iradeye ihtiyaç duyulduğunu, bunun için vatandaşın önüne "SANDIĞI"ın konulmasını zorunlu hale getirmiştir..
*
Bu anlayışla, uzun zamandan bu yana adeta yokluğu hissedilen, demokratik, hukuk, sosyal devlet ortamına tekrar kavuşmak umuduyla, cümlelerimizi burada noktalayarak, sözü dizelere bırakıyorum...
*
GİDERKEN DİNLE DOKTOR...!!
Sen giderken sırt dönen, "giderse gitsin" diyen...
Anlayıştan sağlıklı karar olur mu doktor...
İlmi yadsır haliyle, tıbbı özümsemeyen...
"Teşhisi şüpheliden", yarar olur mu doktor...
"Gidersem gittim" dedin, ses verdinmüşteri garantili büyük hastaneler yapmaktan Düsseldorf'tan...
Elbette terk etmedin, öz vatanı hiç yoktan
"Giderse gitsin" diyen, sırtı pek, karnı toktan...
"Karakış bakışlıdan" bahar olur mu doktor
"Giderse gitsin" sesi, duyuldu en üst kattan...
İşin ehli olmayan, öngörüsüz zevattan...
Tuzu kokutmuş etten, bozulmuş zerzevattan...
Mis kokan, iştah açan buhar olur mu doktor
"Varsın gitsin" diyene, "dur gitme !" diyenler var...
Altının kıymetini, sarraf olanlar anlar...
Dön doktor, dön ülkeye, seni arar hastalar...
Ellerin memleketi, diyar olur mu doktor...
