SANA MEFTUN OLAN ÇOKSA HATAY'IM BU NE SEVGİ AH, BU NE IZDIRAP! - Hatay Söz Gazetesi

SANA MEFTUN OLAN ÇOKSA HATAY'IM BU NE SEVGİ AH, BU NE IZDIRAP!

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :08.04.2024 12:52

Sevgili okurlarım, 

06 Şubat 2023'de, 11 il ile birlikte asrın Afetine uğrayan Can Hatay'ımın iç acıtan ahvali (?!) ve bilhassa da siyasi talihsizliği artıp eksilmezken; "Hatay'ı çok sevdiklerini ve melankolik sevdalısı olduklarını" dillendirenlerin hiç de samimiyet yansıtmayan bu halleri; merhum sanatçılarımızdan Abdullah Yüce'nin yüreklere nakşolmuş hüzzam makamındaki; "BU NE SEVGİ AH, BU NE IZDIRAP...!!" şarkısını çağrıştırır.!! 

40 yılı aşkındır ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, defne, zeytin ve narenci aromalı havasını soluduğum kadim şehir Hatay'ımızın ne kadar da seveni varmış,:))?! 

Seven sevene:))??!! 

Ama her nedense, havada uçuşan ve sözde yarışan bu hamasi sevgilerde ses var görüntü yok..!!?? O şarkıyı "terbiye edilmemiş" akortsuz sedam ile şöyle ..!!?? 

 

Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap

Virane Hatay'ın ahvali harap

Bu kadar derbeder eyleme ya rab

Her ah çekişinde, dost arar HATAY

 

Boş vaatle "pişkin" gelip gidenler

Niye çözülmüyor, dertler, nedenler

Bilemezler (?!) gününü gün edenler

Kırık diş tarakla (?!) saç tarar HATAY

 

Bu ne sevgi ah, bu ne aşk hali

Bulamıyor, yitirdiği mecali

Çıkar yol ararken, Mecnun misali

Sanki kızgın çölde düş kurar HATAY

 

Hatay'ın halini zordur izahat

Ah-u figan eyler, her an, her saat

İster arşınla ölç, terazide tart

Aldığı, sattığı hep zarar HATAY

Sevgili okurlarım, 

10 yıllardır somut delilleri ortaya koyarak, bu hakikatleri makalelerle, dizelerle paylaşanlanlardan biri olarak; Hatay'ımız ahuzarıyla baş başa bırakıldığını ısrarla ifade etmek durumundayım..!! 

Ülkeye olan katma değerlerine ve verdiği vergilere rağmen, Hatay'ımızın, 

hizmet manasında hak ettiği payı alamadığını ısrarla söyleye devam edeceğim..!! 

 Hatay’ın ekonomik, sosyal, tarımsal, turizm uzun sahil şeridi, zengin bitki örtüsü, iklimi, tarımsal zenginliği yadsınamaz..!! 

 

Sevgili okurlarım, 

Bilhassa dünyanın en tarihi, en kadim şehri olan Hatay'ımızın, tarımsal ürünler bakımından da münbit ve cennet illerimizden olduğunu göz ardı edemeyiz..!! Mesela, Hassa’nın üzümünü, Kırıkhan'ın kavununu, Reyhanlı'nın pamuğunu, Altınözü'nün narını ve zeytinini, Yayladağı' nın çileğini, Samandağ’ın sebzesini, bilhassa biberini, Dörtyol'un portakalını, Erzin'in limonunu önemsiz sayamayız..!! 

 

Sevgili okurlarım, 

Aynı anda dört mevsimi yaşayan Hatay'ın, uzun sahil şeridinden, İskenderun Körfezinden, Samandağ koyundan, zengin balıkçılığından, turizminden, kültüründen yeterince pay alınmadığını ayrıca Türkiye’nin en kaliteli zeytinine sahip olmasına rağmen, başka illerin zeytin fabrikalarına yarı mamul olarak işlendiğini, bu nedenle, esas katma değerinden yararlanamadığını ve adeta unutulduğunu, ifade edebiliriz..!! 

 

Sevgili okurlarım, 

Yüce Yaradan tarafından Hatay'ımıza bahşettiği bunca zenginliklerine rağmen istihdamını, altyapısını, modern kentleşmasini ve benzeri sorunlarını çözmek için bilhassa da bu potansiyellerini  tüm unsurlarıyla değerlendirmekte olur bölgeyi, köyü ve kenti hak ettiği yere getirmenin, altı boş vaatle ve laf-İ güzafla olmadığı artık görülmelidir..!! 

Gidilmedik yerin; sıkılmadık elin, çalınmadık kapının, dokunmadık gönülün bırakılmaması işi, inanmakla, kararlılıkla olur; günü ve vaziyeti kurtarmakla olmaz..!! 

Üzülerek, hatta kahrolarak ifade edersek; Vatandaşın bereketli iftar sofralarına hasret bırakıldığını, ramazan pidesi alamaz hale getirildiğini görmezden gelemeyiz..!! 

 

Nitekim Sevgili okurlarım, 

Neşeyi ve hüznü birlikte paylaşmadan; her koşulda dayanışma ruhunu birlikte yaşatmayı başarmaksızın, vatan sevmenin, millet sevmenin, bayrak sevmenin, "HATAY SEVMENİN" mümkün olamayacağını görebilmek olası değildir..!! NOKTA..!! 

*

Sana meftun olan çoksa Hatay'ım

Seni sevenleri seçemez oldum

Böyle aşkın (?!) anasını satayım

Feryadından (!!) öte geçemez oldum

 

Dört işlemle çözülmüyor hesabın

Durağın, sokağın, bin parça yapın

Kapanmış penceren, kilitli kapın

Anahtarın kayıp (?!) açamaz oldum

 

Kurtuluş Cadde'ne, Ulu Cami'ne

Uzun Çarşın ile buluşup (?!) yine

Dönüşün zor gibi (?!) eski haline

Sanki ektiğimi biçemez (?!) oldum

 

Adeta Temmuz'da uğramış kışa

Virane Hatay'a, dört mevsim boşa

Sırt dönüp de bu can yakan bakışa

Belen yol verse de göçemez oldum