SARAYIN SOFRASI VE ÜLKENİN SONRASI - Hatay Söz Gazetesi

SARAYIN SOFRASI VE ÜLKENİN SONRASI

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :29.09.2022 13:27

Beştepe Sarayına, konuk olmuşum düşte

Terleten(!)mutfağında yemekler buzda pişer

Sizce de bir tuhaflık yok mudur bu gidişte

Gel gör ki, SARAYLI"nın, öfkesi közde pişer

 

Düşümde bu mükellef(!)sofraya oturmuşum

Lokma dahi tatmadan, tıka basa doymuşum

Adeta (!) boks ringinde abandone olmuşum

Aşçıbaşı seslendi: "kul hakkı bizde pişer..!?"

 

"Sarayın kibiriyle" kendini baki sayan

Halkını düşünde de unutmuş, Hakk'a ayan

Sormadan Aşçıbaşı, menüyü etti beyan

"Burada her ne pişse, rızasız sözde pişer"

 

Düşümde de bu halde (?!) sarayın albenisi

Böyle başlayıp biter, "SARAYLI"nın menüsü

Yetinmez dünya ile (!) ister Mars'ı, Venüs'ü

Sarayda ne pişerse, doymayan gözde pişer

*

Sevgili okurlarım,

Bugün girişi, Can Ataklı'nın sütununda okuduğum bir fıkra ile yapalım... Zira bu fıkra içeriğini, konumuzla da ilintili görmüş olabilim:))

 Fıkra şöyle:

 

Adam her zaman gittiği barda yemek ısmarlamış, gelen yemekten bir iki çatal aldıktan sonra, barmen yanına çağırıp: "Genelde buranın yemeklerine bayılırım. Ama bu geceki yemekler hayli soğuk, üstelik sunumu berbat ve dahası oldukça tatsız..!" deyince, barmen mahçup bir vaziyette:

"Beyim, sizden çok özür dilerim, bu gece oldukça yoğunuz... Bu günlük yemekleri, buz kalıbı kayınvalidem yapıyor...Sanırım, yemekleri hazırlarken, içine buzlu ruhu ile tatsız ve yavan ruhunu katmış olmalı:))"

KISSADAN HİSSE DE DİYEBİLİRSİNİZ:))

*

Sevgili okurlarım,

Orta tabakanın yok edildiği (!?) Atatürk Türkiye'sinde..."Açların milyonlarla, tokların binlerle ifade edilir hale geldiği" Atatürk Türkiye'sinde... Kurumlarına vatandaşının güvenmez olduğu Atatürk Türkiye'sinde...

Dahili ve harici ihanet odaklarının, mal bulmuş mağrıbi gibi üşüştüğü ve örselediği

Atatürk Türkiye'sinde... Bu ülkenin bir mütevazı vatandaşı olarak halimi soracak olursanız, kahır yüklüyüm, öfkeliyim ve sitemkarım ama asla umutsuz değilim diyerek özetleyebilirim...

En çok merak ettiğim husus ise, işsizliğin, aşsızlığın, hoyratlığın hat safhaya geldiği Atatürk Türkiye'sinde... 20 yıldır bu ülkeyi tek adam monarşi anlayışı ile yönetenlerin, halen doğru söylemeye yemin etmişçesine aldatıcı, oyalayıcı, saptırıcı ve istismarcı duruşlarını sürdürenlere, hiç değilse bu defa 

"artık yeter!!" denilip denilmeyeceğidir..?!

*

 Ahde vefayı, sağduyuyu, milli şuuru, ulusal sorumluluğu ve ülke istikbalini esas alarak hareket etmek gibi mesuliyeti olan bu millet,   her hakikati unutsa dahi bu milletin şu üç hakikati dikkate alıp mukayese ederek karar vermek durumundadır...!!

HAKİKAT 1: Küresel güçlerin leş karası gibi üşüştüğü ülkeyi kuvvayı milliye bilinciyle, zaferle taçlandırıp, Kurtuluş Savaşının hemen peşinden, Edirne'den Van'a; Sinop'tan Hatay'a, İKTİSADİ, SANAYİ, TARIM, HAYVANCILIK, EĞİTİM, SAĞLIK VE HUKUKSAL alanlarda devrim yapıp ülkeyi on yılda o beş milyon genç yaratırken, aynı zamanda da "dünyada kendine yeten 7 ülkeden biri" yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vatan ve bayrak sevdasını...

HAKİKAT 2: "3Y" ile mücadele vaadiyle (yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar) geldiği iktidarda geçen 20 yıllık zaman sürecinde, satmadık Cumhuriyet değerleri, satmadık beytülmal, satmadık fabrika, tesis ve teşekkül bırakmayan; o da yetmezmiş gibi, dış siyasette, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini reddedercesine (?!) düşman yaratan ve ne idüğü belirsiz güruhlara 250 bin dolara Türk Vatandaşlığını pazarlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini reddedercesine hiç yoktan Suriyeli, Afganistanlı, Somalili, Iraklı, İranlı 10 milyonu aşkın sığınmacıyla ülkeyi  maddi, manevi ve siyasi bakımdan zora sokan, içeride ise "Ezan, Kuran, türban" diyerek, toplumu ayrıştırıp, sosyal travmalar yaratan Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği oldukça tehlikeli gidişatla ülkeyi getirdiği noktayı...

HAKİKAT 3: Erdoğan AKP TEK KİŞİLİK Monarşi iktidarının; liyakati, donanımı, hakkı, hukuku, adaleti, demokrasiyi yok sayısına, donanımsız, öngörüsüz, aşırı istismarcı yönetim anlayışına dikkat çekmek ve tepki koymak adına 430 km. lik Ankara İstanbul yolunu yürümüş olmasını ve bunca hoyratlıklar sonucu ülkeyi getirdiği vahim duruma kayıtsız, suskun kalmayarak, aynı ilke etrafında 6 farklı siyasi partinin ulusal ikbal buluşmasında olağanüstü gayret gösteren ve bunu da konsensüsle taçlandıran CHP Genel Başkanı Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'nun takdire şayan gayretlerini... DİKKATE ALARAK SANDIK BAŞINA GİDİP, İRADELERİNİ BU HASSASİYET VE SORUMLULUKLA GÖSTERMELİDİR... GÖSTERMEK ZORUNDADIR... ZİRA BU SEÇİM, BİR BAKIMA BİREY VE KULA KULLUK ARASINDA TERCİH ETMENİN YOL AYRIMI DIR..!! UNUTKANLIK LÜKSÜ YOKTUR!!