ENFLASYON BİR SİLAH MIDIR?

  • Yazar :
  • Eklenme Tarihi :19.04.2022 10:48

1957 yılında Amerikan Fortune dergisi tarafından yılın en zengini seçilen Paul Getty’ nin Enflasyona bakış açısı anlamlıdır;

 “Enflasyon, taşınmanıza gerek kalmadan, daha pahalı bir muhitte oturmanızı sağlar.”

Söz; enflasyonun, zenginleri daha fazla zengin yapan yönünü anlatır. Fiyat artışlarının; üst tabakaları, daha yukarılara çıkarttığının itirafıdır sanki.

İlgili terim; halk arasında hayat pahalılığı diye bilinir. Bu pahalılığa, ekonomi alanında ise “para şişkinliği” de denir. Özellikle 20.Yüzyıl sonlarından itibaren toplumumuzca çok telaffuz edilir hale gelmiştir.

Hiperenflasyon adlı enflasyon türünde fiyatlar inanılmaz oranda yükselir. Yılda %200 ‘den daha uç artışlar görülür bu enflasyon türünde. Hiperenflasyon işsizliğin artmasına da yol açar. 1946 yılında Macaristan’da görülen hiperenflasyon, şimdiye kadar yaşananların en çarpıcısı. Fiyatların ikiye katlanış süresi 15 saat aralığına kadar düşmüş. Venezuela ise 2021 yılında, %686,4 enflasyon düzeyine ancak inebilmiş. (Zirveden)

Ruanda’daki enflasyon, dünyada düşük seviyede seyredenlerden... Tabi bu veri; düşük gelişme göstergesi kabul edilmekte. Makul seviyelerdeki enflasyonlar ise sağlıklı büyümenin işareti. Japonya’ da dengeli bir enflasyon seyri mevcut. Ülkede enflasyon; (%0,0) – (%1,0) aralığında görülmekte.

Ülkemizde enflasyon sorunu bir türlü çözülememekte. 2021 yılında %36,08 olarak ölçülen hayat pahalılığı oranı TUİK’ in tespiti. Türkiye, o yıl Avrupa’nın enflasyon birinciliğine sahip. TUİK’ in verileri zaman zaman sorgulanmakta. O verilerden daha farklı değerler ölçüp, kamuoyuna sunan ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) 2016 yılında kurulmuş. ENAG’ ın ölçümlerinde, 2021 enflasyon düzeyi %82,81 olarak belirlenmiş.

Enflasyonun temel özelliklerinden biri de anlık olmayıp, belli bir zaman diliminde gerçekleşmesi. Pahalılık düzeyinin %2-%3 aralığı altına düşmesi de “ekonomik sorun kaynağı” kapsamında. Enflasyonun sebeplerinin başında arz-talep dengesinin bozulması var. Mesela üretim miktarı, müşterilerin taleplerini karşılayamadığında enflasyon oluşmakta. Ayrıca maliyeti artan malların satılamaması da enflasyon nedeni. Ülkeye sokulan karşılıksız döviz-altın miktarının artışı ve üretimin azalması da nedenler arasında.

Serbest piyasa ekonomisinin çekiciliği, eski liderlerimizden Turgut Özal döneminde bizi cezbetmiş. Tuzakların, zehirli mantarlarda olduğu gibi etkileyici görünmüş olması muhtemel. Yoksa bu tuzak algısı kuruntu mu? Acaba bu “göz alıcı ve renkli” ekonomi modelinde gizli oyunlar mı vardı? Belki de bu tuzakların tehdit oluşturma riski önemsiz zannedilmişti? Bir ihtimal de önlem alma fırsatı tanınmamış olması! Sonuç olarak; “bu tip zorunlu ve zehirli bağların, hangi döneme dayandığı” sorusu gibi birçok nedeni incelemek zorunda bırakılmış gibiyiz.

Avusturya kökenli siyaset bilimci ve ekonomist August Von Hayek bir ifadesinde yeni nesil savaş araçlarından, ENFLASYON’ u betimlerken; bazı devletlerin diğerlerini kontrol edebilmek için, “enflasyonu kullanabilme yetileri” olduğundan bahsetmiş.

“Tarihin ‘enflasyon tarihi’ olduğunu söylemek abartı olmaz. Enflasyonlar genellikle hükümet için hükümetlerce tasarlanır.”

Ülkemiz, üretme potansiyeli olarak geniş imkanlar içermekte. Ancak; tüketimi fazlasıyla benimsemiş olup, üretim çabasından hızlıca uzaklaşma yolunda sanki! Bu durum da enflasyonu tetikleyip, geleceğimizi sömürür bir görüntü çizmekte. Toplumumuzu ve ülkemizi yıkmak isteyenlerce mi tasarlanıp, uygulanmakta bu plan? Birilerinin; bazı ülkeleri “kendi paralarına bağımlı yapma gayretleri”, kurguladıkları “global dünyaya” zemin hazırlamak olarak değerlendirilebilir mi acaba!