Kamil Köseoğlu’nun uzun bir dönemi kapsayan eğitimcilik yönü var.
Kamil Köseoğlu, aynı zaman da sınıf öğretmenliğinden mezun ve işin eğitim yönüne de vakıf biri.
Kamil Köseoğlu yıllarca yarışmalara katılmakla kalmamış, hedeflerine hem sınıf öğretmenliği hem de yüzme eğitimciliğini katmıştır: Eğitim alanında pedagojik formasyona sahip olması yanında Milli Eğitim Bakanlığının açtığı 1. Beden Eğitimi Formasyon (1991) ve 2. Beden Eğitimi Formasyon kazandırma (1999) kurslarına katılmış ve formasyonuna yüzme alanında eğitimciliği de katmıştır.
Daha önce belirttiğimiz gibi tekrar anarsa; rahmetli Alptekin Özkucur Hoca’nın teşvikiyle, sutopu ve yüzme antrenörlük kurslarına katılmış bu alanda antrenör olarak da görev yapmıştır.
Kamil Köseoğlu’nu çeşitli okullarda, kulüplerde, yetiştirme yurtlarında fahri olarak antrenörlük yaptığını söyleyebiliriz.
Kamil Köseoğlu’nun yıllara dayanan tecrübesine göre yüzme eğitimi fiziksel eğitim yanında çok yönlü beden eğitimini de içeren öğretme ve öğrenme sürecini içerir.
Evet, ona göre, yüzme eğitimi: Antrenörün kişide yeni yüzme becerilerinin edinilmesine yol açarak ve öğrencinin sudaki motor aktivite ile bağlantılı tutumunu şekillendirerek öğrencinin kişiliği üzerindeki derin bir etki sürecidir.
Kamil Köseoğlu’na göre; yüzme öğretme ve öğrenme: Bir yüzücü, yüzme becerisi ile birlikte be kapsamda türetilen anlam ve değerleri de iyi anlamalıdır. İyi bir yüzücü öğrendikleriyle 'daha iyi yaşam' stratejileri ulaşmalıdır.
İyi bir yüzücü, öz disiplin yöntemlerinin yanı sıra, suda kendini değerlendirme ve kendini kurtarma, su faaliyetleri sırasında yasal standartları ve güvenlik ilkelerini anlama ve bunlara uymayı da iyi bilmelidir.
Köseoğlu için bireysel bir spor olarak değerlendirilse de; yüzme, aslında bir takım işidir ve bu takımla birlikte uygulama ile öğrenilir.
Bu nedenle, Kamil Köseoğlu için kendisinden önce ya da birlikte yüzen takım arkadaşlarının önemi büyüktür.
Bu öneme binaen 1966-1972 yılları arası “Hatay Yüzme İhtisas Kulübü”ndeki abilerini ve arkadaşlarını hatırlamak gereği duyduk:
Bu yıllarda ilk milli yüzücü olarak Abdullah Zafer’i, ardından Sırrı Durmuşoğlu ve Uğur İskender’i hatırlamakla beraber bu yıllarda yüzmeye hizmeti olan diğer yüzücülerin adını da anmak gerekir.
Bunlar (hatırladığımız sıra ile): Volkan Dündar, İlhami Dağıstanlı, Memduh Çinçin, Yusuf Çinçin, Selim Atar, Fikret Akseven, Haşmet Akseven, Melih Esmerli, Mahmut Köseoğlu, Turhan Özbilen, Hüsnü Özbilen, Yüzel Ersözlü, Adnan Marufoğlu, Ömer Şen, Önder Atahan, İbrahim Atahan, Abdurrahman Miski, İbrahim Miski, Hayrullah Ersözlü, Turhan Yalkut, Hüseyin Tecirli, Ali Tekman, Atilla ÖZkucur, Alptekin Özkucur, Haldun Akselli, Ferudun Akselli, Haşim Ertürk, Cemil Solaker, Ayhan Solaker, Tijen Varavir, Berrin Halefoğlu, Sibel Halefoğlu, Mustafa Göfteci, Abdullah Şen, Ersan Görür, Ahmet Görür, Şükrü Görür, M. Sait Akıncı, Abdullah Çelenk, Sabahattin Dolapçıoğlu, Cemil Diken…
Bunlar hemen akla gelen isimler, mutlaka aklımıza gelmeyen isimler de var, bu arkadaşlarımızın affına sığınıyor, hatırladıkça yazımızda kendilerine yer vereceğimizi belirmek istiyoruz.
Bu isimleri yıllar sonrada bu satırlarda anmak önemli.
Neden, diye sorabilirsiniz?
Bu insanları düşünmek ve şu an onların hatırasını yaşamak çok önemli!
İsimlerini saydığımız yüzme sporuna Hatay’da hizmet eden bu insanlara yaşıyorlarsa Allah’tan uzun ve sağlıklı bir ömür diliyoruz.
Hatay adına bu insanlara hizmetlerinden dolayı teşekkürü bir borç biliyoruz.
İyi ki var oldunuz ve Hatay sularında kulaç atıp yüzme sporuna her alanda hizmet ettiniz.
Umarız yeni hizmetlere de devam ediyor katkınızı esirgemiyorsunuz.
Köseoğlu’na göre; bugün yüzme sporu dünyada çeşitli branşlarda kişiler tarafından birlikte uygulanan bir eğitim, öğretim faaliyetidir.
Köseoğlu özellikle günümüzde, dünyada yüzme sporuyla ilgilenmeyen ülke yok ama öncelikli olarak ilgilenen ülkeler arasında Hollanda, Macaristan, ABD, Avusturya ve Rusya var. Çok disiplinli çalışıyorlar. Özellikle Avusturya, ABD ve Rusya şampiyon olacak sporcuları 15 kişilik özel ekiple izliyor. Bu ekibin içerisinde psikolog, beslenme uzmanı, antrenör, masör, fizyoterapist gibi konularında uzman insanlar yer alıyor. Yani ekip ruhuyla şampiyonlar hazırlanıyor. Sporcunun gelecek kaygısı yok, hayat garantisi var. Bize gelince ekip ruhu oturmuş değil, hayat garantisi yok, gelecek kaygısı da çok.