İSTEDİĞİMİZ GELECEĞİ YARATMAYA NİYET ETMEK - Hatay Söz Gazetesi

İSTEDİĞİMİZ GELECEĞİ YARATMAYA NİYET ETMEK

  • Yazar :Mehmet BİLGEHAN
  • Eklenme Tarihi :26.08.2024 12:02

Yaratıcılık, ilahi ve izafi boyutlara sahip olan bir kavram olarak bugün, farklı disiplinler tarafından ele alınmaktadır. Kelime, Divan-ı Lügat’it Türkte yaratgan biçiminde geçmekte ve yaratmak, oranlamak, oranlayıp yapmak, kendinden uydurmak” olarak tanımlanmaktadır

İbn Manzûr “irâde meşîettir” demiştir. İrâde sözlükte “istek, arzu, dilemek, emir, ferman; bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç” anlamında revd kökünden if’âl kalıbında mastardır. İrâde, lafzî tanım olarak meşîet ile tarif edilmiştir. meşîet kelimesi de “dileme, arzulama, matlub, murad, istek” meşîet, yok olanın var İrâde ise daha çok îcâdu’l-ma’dûm ile ilgili kılınmasını (îcâdu’l-ma’dûm) dilemek kadar, var olanın yok olmasını (i’dâmu’lmevcûd) isteme ile de ilgilidir.

İnsan gerek dini ibadetlerini ve gerekse hayattaki işlerini yerine getirirken öncü  isteğinin yerine gelmesi için, o isteği yapmaya niyet eder.

Namaz, oruç, abdest gibi ibâdetlere başlarken bir ritüel olarak “bu ibâdeti yapmaya karar verdiğini sözle söyleme veya içinden geçirme” düşüncesine niyet diyoruz.

Diğer işlerimizi yaparken de bu işi yapmaya niyet ederek başlamalıyız.

Niyet etmek istediğimiz geleceği yaratmada ilk temel adımdır.  

İnsan düşüncelerini eyleme geçirme sürecine girerken gerçeklik algısını şekillendiren inançlar ve bakış açıları üretir.

Niyet, bugünü ve yarını şekillendirme bakımından oldukça güçlü bir araçtır.

Geleceği yaratmaya niyet etmekte istikrarlı ve sürekli davranmalıyız. Her gün aynı amaca yeniden gayret etmek için niyet ritüeli önemlidir.

Bu şekilde düşüncelerimizi ve eylemlerimizi niyetlerimizle uyumlu hale getirerek istediğimiz geleceği yaratmak ve hedeflere ulaşmak için keskin bir yol çizebiliriz.

Geçmişle an arasında belli bir boşluk yoktur. Ancak an ile gelecek arasında fark edemediğimiz bir boşluk mevcuttur. Bu nedenle gelecek dediğimiz şey öngörülebilir değildir. Şu an ile gelecek arasında öngörülemeyen bu boşluk nedeniyle geçmiş ve şimdiki zaman, neyin mümkün olup neyin mümkün olmadığı konusunda koşullar ve kısıtlamalar koyarak geleceğin öngörülebilirliğini engeller.

Niyet etmek ise geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek zaman arasındaki bu boşluğu doldurur.

Zihnimizde oluşturduğumuz niyetle hedeflediğimiz düşüncelere inandığımızda, onları yansıtan deneyimlerin ve sonuçların kendimize doğru çekildiğini hissetmişizdir.

Niyet düşüncelerimizi pozitif ve güçlü inançlara kaydırarak arzularımızla uyumlu fırsatları ve eş zamanlılıkları çeken bir güç yaratır.

Niyet etmenin gücünü bilen insanlar hedeflerine ulaşmaya çalışırken karşılaştıkları engellere sürpriz bir gelişme algısıyla bakmazlar. Zira başarı merdivenleri engelsiz aşılamaz!

Karşılaştığımız engellerle nasıl mücadele edeceğimizi belirleyen güç tekrarladığımız ve inanarak düşünce dünyamıza odakladığımız niyetimiz karşısında yok olmaya mahkûmdur.

Niyetler, arzu edilen geleceği oluşturmakla sınırlı değildir; aynı zamanda zorlukların ve aksiliklerin üstesinden gelme konusunda azim ve kararlılığı tetikleyen bir güçtür.

Niyetimiz, zorlukları bizi zirveye taşıyacak bir basamak olarak algılamamızı sağlar.

“Niyet” zihnimizdeki olumsuz kalıplarla meşgul olan zihnimizi pozitif düşünceye dönüştür.

Ancak süreç oldukça basittir:  Niyet ritüelini anlık zamanda tekrarlamak ve bunu istikrarlı bir alışkanlığa dönüştürmemiz gerekir.

Bireyler, şirketler, kurumlar devletler ve toplumlar belirsizlik karşısında gelecek için en iyiyi hedeflerken öngörülebilir bir geleceği yaşamak için geçmişe bağlı kalmamaları gerektiğini öncelikle fark etmelidir.

Gerçek ve gelecek öngörülemez olduğundan, geleceğe giden bir yol çizme zorluğu, stratejik planlamanın eski, mekanik yöntemlerinden farklı bir düşünme biçimini gerektirir. Eski varsayımlara dayalı tahminler yapmak yeterli değildir. Yeni varsayımlara dayalı alternatif senaryolar hayal etmemiz gerekir.

Gelecek hakkında yeni düşünceler, yalnızca niceliksel olarak değil, niteliksel olarak da eskisinden farklı olan yeni varsayımlara dayalı alternatif senaryolar gerektirir.

Niteliksel olarak yeni varsayımların tutarlı bir kümesi, bildiğimizi sandığımız bir şeye bakmanın yeni bir yolu olan yeni bir paradigmaya denk gelir.

Alternatif senaryolar genellikle yeni paradigmalar tarafından yönlendirilir.

Bir ülkede hükümetlerin kötü yaptığı işlere odaklanması ve eleştirmek için hep kötü olanı dile getirmesi daha iyiyi hedeflemesine engel olur. Muhalefet mevcut sadece kötü olana değil, iyi olan uygulamalara bile, daha iyisinin nasıl yapılacağına odaklanmalıdır.

Devlet, hükümet kurumları geleceği en iyiye odaklanarak değiştirmeye niyet etmelidir.

Kamu en iyiyi hak ettiğine inanmalıdır.  Özel sektörde rekabetçi kötülükte değil millete, topluma en iyi sunmakta rekabet etmelidir.

Bir toplumda devletin tekelleşmesinden daha tehlikeli olan özel sektördeki denetilemeyen rekabetçilik algısıdır.

Muhalefetlerde en az hükümetler kadar neden en iyiye ulaşamıyoruz sorgulayan projeler odaklanmalıdır.

Muhalefet hükümet karnesine zayıf notlar veren bir kurum değil, demokrasilerde asgari müştereklerde anlaşarak alternatif en iyiyi üreten kuruluşlardır.