Dilimizin ve milletimizin kökenini, tarihini, gelişim evrelerini ve Türk dilinin dünya dilleri arasındaki yerini belirlemede paha biçilmez yazılı kaynağımız Orhun Âbideleri (Yazıtları)’dir.
Orhun yazıtları aynı zamanda medeniyet dünyasında yerimiz de belirleyen önemli bir hazinedir.
Türk dilinin ilk yazılı belgeleri, Türk’ün milli kimliğinin ve millî bilincinin de en önemli belgesidir.
Kendi devrinde ve sonrasında Vilhelm Thomsen’in üzerindeki sırrı çözene kadar hem bizim için hem de insanlık âlemi için sır olan bu anıtlar sır olduğu tarihten önce de milletimizin milli kimliğinin ve milli bilincinin oluşmasında büyük rol oynamış değerli belgelerdir.
Büyük Türkolog Vilhelm Thomsen’e üzerindeki sırrın ortadan kaldırılması, Türk milletine ait bir dil yadigârı olduğunun belirlenmesinde önemli rol oynadığı gibi tekrar asıl işlevine dönerek milletimizin milli kimliğinin ve milli bilincinin oluşmasında önemli rol oynayan asli görevine geri dönmüştür.
Bu bakımdan miller olarak Büyük filolog ve Türkolog Vilhelm Thomsen’e büyük bir vefa borcumuz olduğunu unutmamak gerekir.
Orhun Yazıtları, Türk dili konuşan Türk dünyası topluluklarının farklı fonetik, gramer ve sözcük özelliklerini karşılaştırarak farklılıkları keşfetmemizde de önemli roller üstlenmektedir.
Orhun Yazıtları, Türk dilinin mihenk taşıdır.
Elbette, bu yazıtlar Türk milletinin ve Türk dilinin kökeni ve oluşumunu belirlemiyor.
Aslında, yazıtlarda kullanılan Türk alfabesinin kökeni hakkında da bize bilgi vermiyor
Sadece bir edebi dil olarak oldukça işlek kullanılması, işlek bir edebi dil oluşturulması olması gibi sebeplerle alfabenin kökeninin daha eskilere dayandığı gerçeğini ortaya koyar.
Kaşgarlı Mahmud’un eserinde Türkler hakkında verdiği bilgiden anlıyoruz ki “Türk” adı manası bilinen ve kullanılan bir etnik kimliktir. Kaşgarlı, "(Türkler) Allah onları yeryüzünün en yüksek yerine, havası en temiz, suyu en güzel memleketlere yerleştirdi. Onlara "ordum" dedi. Ayrıca Türklerin fiziki güzellik, büyüklere saygı, sözünde durma, tatlılık, yüz güzelliği, sadelik, kahramanlık, cesaret gibi övünecek pek çok faziletleri vardır” (9, 4).” diyerek, bir anlamda “Türk” kelimesinin manasını da tekrar etmiş. Merhum büyüğümüz ve şâirimiz namı diğer, Deli Ozan; yani Emin Dağıstanlı’nın bir şiirinde vurguladığı gibi “Türk” adı: “Türk güç demek, kudret demek tanı oğul adını, / Eski düşman dost olur mu, yurda sokma yadını? / Boy boy idik, millet olduk, Asya dar geldi bize /Hanlarımız Hakan oldu, sarı Çin geldi dize. // Yalvaç Muhammed’i seçtik, tek İslam’a yöneldik, / Kafkaslardan hızla geçtik, Malazgirt’te dineldik, / Bizanslıyı orda yendik, sahip olduk bu yurda, / Sultan’ı Selçuk dendi yurt bulundu Bozkurt’a. // Ehli- salip buğuz eyleyip yurdumuza akmıştı, / Yamyamlaşıp insan yemiş, hanümanlar yıkmıştı. / Arslanı zebun edip tuğun yere indirdik, / Demir donlu ordusunu kahreyleyip sindirdik. // Selahaddin, Kılınç Arslan ün verdiler cihana / Şövalyeler birbirine buluyordu bahane, / Bozkurtlarım galip gelmiş, Adaleti kurmuştu, / Bir çapulcu güruhu vatanından sürmüştü.”
Evet, Kaşgarlı adımızın anlamıyla ziketmiş, bu nedenle Kaşgarlı’nın Orhun Abideleri ve âbideleri yazdığımız Kök-Türk alfabesini bilmektedir.
Ancak yer olarak bu abidelerin varlığından neden söz etmemiştir?
Mutlaka aydınlanması gereken bir konudur.
Orhun âbidleri adımızı bengü taşlara oyarak zamanımıza kadar kendini muhafaza etmiş en önemli değerimiz ve hazinemizdir.
Orhun âbidelerinde millî adımız ilk defa önce iki heceli olarak “Türük bodun” sonra Tonyukuk kitabesinde "Türk bodun" olarak kaydedildi.
Bu kayıttan aynı zamanda bilim çevrelerinin Türk dili, Türk milleti, Türk halkı ve Türk dili kelime öbeklerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Bununla birlikte fikri manada “Türklük” ve “Türkçülük” kavramı çıktı.
Neden daha önce bu kavramlar yoktu diye düşüneceğimize bu kavramların oluşmasına ve Türk sitemi içerisine aşiret, kavim, soyağacı kimliklerinin ötesinde daha kapsamlı bir adın oluşmasına vesile olduğu için Vilhelm Thomsen’e borcumuz katlanmaktadır.
Bugün Türkçe kelimesi, Türk dili, Türk edebiyatı, Türk Tarihi, Türk insanı, Türk milleti, Türkoloji, Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi gibi kavramların gelişmesinde de bu âbidelerin yakın zamanda bulunmasının etkisinden kaynaklanmaktadır.
"Türk" terimi, en kadim zamanlarda bütün boyları ve soyları genelleyici bir özellikle kuşatması gecikmiş de olsa bunun önüne kimse geçemez! “Türk” adı genelleyici bir kavram olarak Türk dünyasında eninde sonunda hak ettiği genel manayı kazanacaktır.
“Paha biçilmez yazılı kaynağımız” Orhun Yazıtları bunu paha biçilmez yazılı kaynak olarak zaten üstlenmiştir.