Türk kültüründe “kutsallık” hem geleceği hem de gelecek nesilleri daha üst versiyonlara dönüştürme gayesini taşır.
Aynı zamanda Türk kültüründe kutsallığın kökenleri, derin ve tarihsel bir mirasa dayanır.
Bu kutsallık anlayışının başlıca ögeleri arasında “Kutsal Coğrafya,” “kutsal nizam” ve “kutsal Dünya Hâkimiyeti Mefkuresi” gibi değerlerdir.
Biz Türkler, dünyanın en eski milletlerinden biri olarak, tarih boyunca derin ve engin kültürleriyle tanınmış ve bu kültürlerin oluşturduğu “Bozkır Kültür ve Medeniyeti” ile insanlık tarihine yön vermişiz.
Yani kadim atalarımız, sadece kendimizin geleceğini değil, diğer milletlerinde geleceğine dair önemli gelişmelere imza atmıştır.
Geleceği kurgulamanın önemli basamaklarından biri olan ve Türk kültürün temelini teşkil eden kutsallık anlayışı, sadece yukarıdakilerle sınırlı değildir.
Kutsallık doğal varlıklara atfedilen manevi değerler ve bu değerlerin “Tengri” ile ilişkilendirilmesi üzerine kuruludur.
Kutlu coğrafya kelime öbeğinin çağrıştırdığı kutsal mekân açıkça ifade edersek “Ötüken”dir.
Kadim atalarımızın geleceğe taşıdığı ve geleceği planlama, kurgulama amacı taşıyan kutsallık algısının, kültürel ve tarihsel arka planını inceleyerek, Ötüken’in ve diğer kutsal mekânların bu algının içindeki rolünü detaylandırmak gerekecektir.
Kutsallık anlayışı, hem canlı hem de cansız doğal varlıklara atfedilen manevi değerlerle şekillenmiştir.
Bu değerler, dağlar, taşlar, nehirler, ağaçlar ve diğer doğal unsurlar gibi birçok unsurda kendini gösterir.
“Tengri” ile ilişkilendirerek, evrenin yaratılışında bu kutsal varlıkların önemli bir rol oynadığına inanmışlardır.
Bu inanc, doğal ve kozmolojik unsurların kutsallık algısında merkezi bir yer tutar.
Ötüken, bu kutsallık anlayışının merkezlerinden biri olarak kabul edilir.
Bizim için Ötüken, kutsal bir coğrafya olarak özel bir anlam taşır.
Bu kutsallık bizler için toplumsal ve kültürel düzenin belirlenmesinde önemli bir rol oynarı ortaya koyar.
Kutsal nizam algısıyla dünyaya yön verme fikri bunun geleceğe yönelik plan, strateji ve kurgulama yapmayı gerektirir.
Kutsal nizam algısı, Dünya Hâkimiyeti Mefkûresi milletimizi ve ordumuzu geleceği kurgulamak için devamlı düşünmeye, yaratmaya sevk eder.
Bu kültür içerisinde kut, kutlu ve kutsallık anlayışı ilk sırada yer alır.
Türk kültürünün temelini teşkil eden kutsallık anlayışıyla kutsal kabul edilen bitkiler, dağlar, taşlar, dağlar, ormanlar, nehirler ve mağaralar, ağaç kovukları gibi doğal maddî unsurlar kutsallık algısının başında yer alırlar.
Bu değerlerin kutsal tanınması buraları gelecekte koruma asına projeler geliştirmeyi gerektirir ve yeni nesilleri bu bilinci canlı tutmaya zorlar.
Türk milletinin evreni algılamasında canlı ve cansız doğal varlıkların yaratılışın en başından beri her şeyin tek bir kaynaktan geldiğine inanma her varlığın birbirine muhtaç olduğu inancına dayalıdır.
Coğrafya kadar, hayvanlar da kutsaldır. Kültürel anlamda Bozkurt, at, kartal, arslan, pars kutsallık algısında Türk kültürünün baş öğeleri arasında yer alırlar.
Türk milleti, hem kendi varlıklarını hem de kutsallık atfettikleri hayvan, bitki, coğrafi ve kozmolojik unsurları yaratan kaynağın varlığın birbirini tamamladığı inancındadır. Bu nedenle kendi varlığının devam etmesi için bunlarında varlıklarına saygı duyarak onları yaşatma fikri esastır.
Türk milleti bu nedenle bütün âlemin geleceği açısında geleceğini kurgularken bütün yaratılanlara saygısını gösterecek devam edecek gelecek planlamaları ve stratejileri yapmayı temel öncelik olarak kabul eder.
Türk kağanı, kendi milletine sunduğu kutlu törüyü (kanun, töre, nizan); yani, Türk adaletini, dünya insanlığına sunmakla da görevlidir. Dünyaya nizam verme algısının temelinde yatan temel ülkü “Kızılelma’nın kaynağı Tengri’dir. Bu algı, bu yüzden Büyük Türk Milletinin ortak ülküsüdür.
Bu nedenle Türk milletinin geleceği planlayan temel ülküsü ve en büyük ülküsü “ Türk Cihan hâkimiyeti Mefkûresi” ülküsüdür.
Bu ülküde kutsal bir değer olarak cihana Türk adaletini getirme, mazlumun yanında yer alma, zalimin karşısına dikilme strateji ve planlamaları yapmayı bize z<orunlu kılar.
Unutmayın, siz unutsanız bile, düşman milletler senin bu özelliklerini unutmazlar, asla bunları unuttuğunu akıllarına bile getirmezler.
Türk milleti olarak geleceğimiz doğru kurgulamak ve planlamak için bu kutsal değerlerin bizlere yüklediği tarihi misyonu asla unutmamalıyız.
Dünyaya nizam vermek isteyen kişi geçmiş tarihini sırtında kamburluk olarak taşımamak ve tarihte yaptığı hataları tekrarlamamak için geçmişten ders almalı ve bu kut ışığından yararlanmasını bilerek anını değerlendirmeli ve en iyiyi hedefleyen plan, proje, strateji ve kurgulamalarla geleceğine yön vermelidir.