6 Şubat depreminin ardından yaklaşık 3 buçuk ay süren geçmek bilmeyen bir günün ardından yeniden sizlerle birlikteyiz.
Öncelikle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, mekanları cennet, toprakları bol, makamları Ali olsun. Deprem sonrasında yaralı olarak kurtulan vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’ın Şafi adı ile acil şifalar diliyorum.
Evet, yine okuyucularımızla birlikteyiz.
Tam 1 ay önce yayın hayatına başlayan gazetemizde yine memleketimizin gündemini sizlerle birlikte değerlendirmeye ve dile getirmeye devam edeceğiz.
Biliyorsunuz ki, memleketimiz çok büyük bir yıkım ile karşı karşıya kaldı.
Başa dönmemize gerek yok.
Herkes bu acıyı yaşadı, yaşamaya devam ediyor.
Fakat vatandaş olarak ne istediğimizi bir türlü anlatamadık sanırım.
İsteğimizi ve ne yapmak istediğimizi yetkililere anlatma konusunda eksiklikler olduğunu her geçen gün daha da yakından görmeye başladık.
Önce isterseniz işin bürokrasi kısmından konuyu ele almakta fayda var.
Biliyorsunuz ki, tüm resmi kurum daireleri yıkılmış durumda iken burada işlem yapan memurlarımız şehir dışından geldiği için iletişim konusunda bazı zorluklar yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda bakanlıklar tarafından verilen emirler vatandaşı zora sokmaktadır.
Bunların başında depremzedelerin barınma sorunu, hijyen sorunu, temel yaşam sorunu ve sayamadığımız birçok şeylerle karşılaşıyoruz.
Vatandaşı adeta zor sokan bazı uygulamalar, depremden kurtulduğu için kendini şanslı sayan insanları yorduğu için devleti de yoruyor.
Vatandaşın bürokrasi sorunlarının çözülebilmesi için illa ki araya milletvekili ya da üst düzey yetkili birini mi sokmak gerekiyor!
Bu durum ile karşılaşmak devletimiz adına inanın beni de çok üzüyor.
Devlet işlerinin yürüyebilmesi için kanunlarla verilen yetkileri kullanması gereken bürokratlar, maalesef ki maalesef depremzedeleri yormaktan başka bir işe yaramıyor.
Memleketimizin yeniden ayağa kalkması, yaralarının sarılması için, eski günlere belki kavuşmak bir zor ama eski günleri yeniden getirebilmek için yapılacak olan tek şey işinde disiplinli olan ve tam yetki ile yetkilendirilmiş bir bürokratın acilen Hatay’a gelmesi şarttır.
Nasıl olacak bu iş?
Bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından eskiden olduğu gibi şimdi de tam yetki ile Hatay’a asaleten vali atamasıdır.
İsim üzerinde yoğunlaşmak ister isek, bu süreç içerisinde Hatay’ı en iyi şekilde yeniden ayağa kaldırmak için en yakın ve en tecrübeli isim Hatay tarihinde en uzun süre valilik yapan 3’üncü valimizdir.
Kim mi bu isim?
Merkez Valisi olarak Ankara’da bulunan Mehmet Celalettin Lekesiz.
Bunu siyasi tercihler nedeniyle değil, Hatay halkının dilinden anlayan ve zamanında bürokraside adeta kimseyi yerinde oturtmayan, resmi makamlarda vatandaşların işlerini kolaylaştıran, disiplinli çalışmasıyla Hataylıların gönlünde taht kurmayı başardığı için istiyoruz.
Bu memleket yalnızlığa terk edilir ise, geleceğimiz bu günlerden daha kötü olabilir.
Bu yüzden sesimizi olabildiğince en akılcı ve en doğru bir şekilde çıkarmalıyız.
Hatay’a Koordinatör Vali ya da Vali Yardımcısı atamak ile bu işlerin çözülemeyeceği aşikardır.
Hatay’a Koordinatör Vali veya Vali Yardımcısı olarak gelen her bürokratımızdan şikayetçi olduğumuz manası sakın ama sakın çıkarılmasın!
Tam yetki ile görevlendirilecek olan bir idareci, vatandaşın her zaman sorununun çözülmesine öncülük eder.
Bunun da şahitliğini zamanında gördük.
İyisini de, kötüsünü de!
Her zaman olaya ya da olaylara iyi niyetli olarak bakma alışkanlığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Gelelim şimdi işin siyaset boyutuna.
Malumunuz genel seçimler gerçekleşti.
Dolayısıyla Hatay’ın şuanda yeminli 10 milletvekili seçilmiş durumda.
1 milletvekili ise halen cezaevinde tutuklu!
Seçilme başarısı gösteren milletvekillerimize görevlerinde başarılar diliyoruz.
İnşallah memleketimiz için hayırlı hizmetler, halkın şikayetlerinin öncelik sırasına göre çözüldüğü işleri yaparlar.
Burada sosyal medya üzerinden özellikle milletvekillerinin hesaplarından çok ağır eleştiriler yapılıyor.
Bu eleştiriler özellikle muhalefet parti mensubu olan milletvekillerine yapılıyor.
Vatandaş belki siyaset kavramını fazla incelemediği için önüne gelen her muhalefet milletvekilini sorunları çözme konusunda yetkili olarak görüyor.
Ağır eleştirilerin olduğu sosyal medya üzerinden muhalefet milletvekillerine yapılan bilinçli ya da bilinçsiz sözlü sataşmalar vatandaşların siyaseti ne derece bildiğini ortaya koyuyor.
Buradan sosyal medya üzerinden muhalefet milletvekillerine ağır eleştirilerde bulunan vatandaşlara seslenmek istiyorum!
Muhalefet partisi milletvekilleri, vermiş olduğunuz yetki ile sadece ama sadece sizlerin şikayetlerini TBMM’de ya da açık alanlarda dile getirmekle yükümlüdür.
İktidar partisi milletvekilleri ise, yine vermiş olduğunuz yetki ile sadece sorunları en iyi şekilde çözmesi için TBMM Komisyonlarına sunarak devlet eli ile çözmekle yükümlüdür.
Aralarındaki tek fark yetki kavramıdır.
Muhalefet milletvekilleri eğer sorunu çözme konusunda tam yetkili olsa idi, iktidar partisi milletvekillerine gerek var mıydı?
Yanınıza, evinize, mahallenize, ilçenize gelen muhalefet milletvekillerinin sizlerin sesi olduğunuzu asla ama asla unutmayın!
Allah’tan muhalefet denilen bir fikir özgürlüğü kavramı var.
Yoksa TBMM’den sesinizi duyuracak kimseyi bulamazsınız.
Benden söylemesi…
Tam yetki ile gerek siyaset kurumu, gerekse bürokrasi kurumu her şeyin sorununu çözmeye yeterlidir.
Yeter ki doğru isimler gelsin, görün siz o zaman hizmeti.
Buradan sesimizi Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan’a duyuracak olan iktidar partisi milletvekillerine seslenmek istiyorum.
“Yaşadığımız bu süreç içerisinde deprem bölgesinde ısa süre de olsa Hatay’ı yeniden inşa etme sürecinde Hatay’ı bilen, anlayan ve en uzun süre hizmet etmiş olan 3’üncü Vali unvanını elinde bulunduran Merkez Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz’in getirilmesi girişimlerde bulunmanızı Hatay halkı adına istiyorum.”
Görüşmek üzere…