Komşuluk yapmanın önemli sorumlulukları olduğunu umarım herkes biliyor.
Sosyal ve yaşam hayatımızda mutlaka dünyada hemen hemen yaşayan her canlı komşu olmuştur.
Üstelik eğer komşuluk ilişkileri güven verdiyse, ne mutlu o insana.
Hani bir söz var komşuluk üzerine.
“Ev alma, komşu al” diye.
Tam da işte burada komşuluğun önemi ortaya çıkıyor.
Medeniyetler Şehri Hatay’ımızda binlerce yıldır her dine, her mezhebe, her çeşit insan topluluğu ile yan yana, birlik, beraberlik, huzur ve mutluluk içerisinde yaşamaktayız.
Bunu her daim devam ettirmeliyiz.
Gerekirse yurtdışından gelen misafirlerimiz için de daha fazlasını göstermeliyiz.
Gösteriyoruz da…
Çünkü ben bunu söylemesem de, devleti yöneten yetkililer hemen hemen her gün açıklamalarda bulunuyorlar.
‘Hatay insanı misafirperver, yardımseverdir.’ diye.
Bugüne kadar bu lafları duyan Hatay halkı inanın şımarmadı.
Yine de şımarmayacak.
Hatta üstüne üstlük daha fazlasını yapacak ki, yaptığının karşılığını ahirette alacak.
Bu inançla insana değer vermeyi bilen bir toplumdur Hatay halkı.
Peki, şimdi de haklı olarak soruyor!
“Komşu ülke Suriye’de savaş bitmesine rağmen, kendi ülke sınırlarımızı terörden korumak için gerçekleştirilen Askeri Harekât sonrasında güvenli koridorlar oluşturulmasına rağmen neden misafirlerimiz gitmiyor?”
Bu işte bir terslik yok mu?
Misafir olmak neydi sahiden?
Kısa süreliğine ev ya da işyerleri ile beraber farklı noktalara gelmiş kişilere denir.
Peki, anlıyorlar mı?
Biliyorlar mı?
Ben sanmıyorum ama yine bilip de bilmeme ayağına yatıyorlar.
Komşu ülke Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş neticesinde ülkemize gelen misafirlerimizi en iyi şekilde ağırladığımızı düşünüyorum.
Şimdi de alınan karar gereği Suriyeli misafirler yoğunlukları az olan Defne, Arsuz, Samandağ, Erzin ve Dörtyol’da ise ikamet alabilmek için girişimlerde bulunulduğunun bilgisi geliyor.
İnşallah burada ben yanılırım!
Belki Suriyeli misafirler farkında olmayabilir ama bu saydığımız ilçelerin 3’ü kendilerini kabul etmezler.
Suriyeli oldukları için değil, güvenmedikleri için.
Çünkü komşu olmak güven meselesidir.
Güven ortamı oluşmadan bu saydığımız ilçelerde ikamet etmelerinin sakıncalı olduğunu buradan söylemek isterim.
Ağrımayan başımızı, ağrıtmaya niyetimiz yoktur.
Huzur içerisinde, refah içerisinde, komşulukların güven içerisinde olduğu bir yaşam sürmek istiyoruz.
İnşallah Suriye’de bir an önce asayiş ve güvenlik sağlanır da, bizleri yöneten siyasiler komşularımızı sağ salim memleketlerine gönderirler.
Tabii ki şu ana kadar sadece insanlık ve komşuluk üzerine fikirlerimi beyan ettim.
İşin ekonomik boyutuna girmedim.
Onu da önümüzdeki süreçte konumuz geldiğinde okuyucularımızla paylaşırız.
Yazımın başlığında ifade ettiğim gibi Komşu Olmaya Kör Bakmayız, Ama!
Güven ve Güvenlik nasıl sağlanacak?
Bu da devleti yöneten yetkililerimizin ilgi alanıdır.